Zülcelâl’ in seni nübüvvetle ve maddî ve manevî te’min-i adaletle müşerref ettiği gibi; Cennette de Kevseri sana ihsan ediyor.

Ey sail! Pek uzun hakikatı kısa kesip, bu üç misali minval ve mekik yap, üstünde o münasebat ve işaratı dokumaya başla! Biz de başa dönüp,

بِسْمِ اللّٰهِ

dan başlayıp devam edeceğiz. İzahı, tafsili Risale-i Nur ve “Birinci Söz” ve “Besmele” Lem’asına vesair Risale-i Nurdakiö

بِسْمِ اللّٰهِ

hakîkatlarına dair hüccetlerine havale edip, yalnız nazm ve diziliş itibariyle küçük bir ima edeceğiz, Şöyle ki:

بِسْمِ اللّٰهِ

Güneş gibidir; başkalarını tenvir ettiği gibi, kendini de gösteriyor. Her nefes ve her dakika ruhlar ona –hava ve su gibi- muhtaç olduğundan; onun hakikatini her kesin ruhu hisseder. Kalb ve hayal bilmese de, ehemmiyeti yok.. Onun için beyan ve tarifden müstağnidir. Besmelenin harfleri ve cüz’lerinde olan

ب

nin fenn-i sarfça bir mânâsı “İSTİANE” dir. Bir mânâ-yı örfisi de “Teberrük olmasından Bu

ب

nin merci-i müteallıkı kendi mânâsından çıkan

اَسْتَعِينُ

Ve

اَتَيَمَّنُ

fiillerine bağlanıyor. Veyahut ö

بِسْمِ اللّٰهِ

in perdesine sarılı

قُلْ

in istilzam ettiği

اَقْرَاُ

(okuyacağım) fiiline bakar. Yani:

“YA RABB, BEN SENİN İSMİNİN YARDIMIYLA VE ONUN BEREKETİYLE OKUYACAĞIM. HERŞEY SENİN KUDRETİNLE VE İCADINLA VE TEVFİKİNLE, OLDUĞU İÇİN, YALNIZ VE YALNIZ SENİN İSMİNLE BAŞLIYORUM.”

Demek

بِسْمِ اللّٰهِ

nin ahirinde

اَقْرَاُ

lafzı mukadder olduğundan, hem ihlas, hem de tevhidi ifade eder.

Yükleniyor...