�kinci Yol: Kelamın havass ve meziyetlerini ve incelik ve letaiflerini bilen ve anlıyan ehl-i ilim ve tedkik; ve karşı taraftaki itiraz ve tenkid ehli; Kur'an’da sûre-besûre, aşr-beaşr, ayet-beayet ve kelime-bekelime teemmül ve tefekkür ettikten sonra; katiyyen şehadet getirmişlerdirki; Hakîm olan Kur'an öyle meziyetlere, letaiflere ve hakaika câmi'dirki beşerin kelamında bulunmamaktadır. İşte, bu hakikatın şâhidleri milyonlardır. Ve bu şâhidlerin şehadetleri sadık olduğuna delil ise, Kur'an’ın insanlık aleminde yaptığı azim inkılab ve değişim; ve te'sis eylediği pek geniş diyanet; ve Kur'an’ın müştemil bulunduğu âlî ilimleri zamanın yüzünde payidar kılıp idame eylemiş olmasıdır.

Evet zaman ihtiyarlandıkça Kur'an gençleşiyor.. Ve ayât ve maânîleri tekrarlandıkça, daha çok halavet ve lezzet vermektedir. Öyle ise o,

اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحَي

(Necm/4) sırrına mazhardır. (Yani olsa olsa o, ancak vahyolup, ilka olunmuş olabilir.)

�çüncü Yol: Allame Câhız'ın tahkik eylediği üzere; Arabın o çok ileri olan fasihleri, beliğleri; Peygamber'in davasını iptal etmeye şiddetle ihtiyaçları vardı. Bunun yanında, kin ve inadları da o nisbette şiddetli iken; en selametli ve en yakın ve en kolay yol olan muaraza-i bil-hurûfu (harf ve yazı ile muharebeyi) terkeyleyip; en zor, en uzun ve akibeti meşkûk çok ta tehlikeli yol olan mukara’a-i bis-sûyûfa (kılınç ile karşı koymaya) sığınmaya mecbur kalmışlardır. Halbuki onlar (Arab kavmi) öyle siyasî bir zekaya sahib idiler ki; şu iki yolun arasındaki açık tefavut ve zarar derecesinin belliliği onlardan gizlenmesi mümkün değildi. Demekki, birinci yoldan gitmek eğer mümkün olsaydı, ki Peygamberin da’vasını iptal etmekte, Kur'an’ın veya hiç olmazsa bir sûresinin mislini yapıp getirmek, Peygamber için en şiddetlisi olmuş olurdu. Elbette şu kolay ve Peygamber için en şiddetli olan yol dururken, onu bırakıp, mal ve canlarını tehlikeye atan (ki bu ikinci yoldan gitmeleri ile, mağlûbiyetlerinin kat'î hüccetidir) bu ikinci yolu ihtiyar eylemek ise; ya çok sefih, serhoş ve geri zekâlı olmalı. Halbuki ise bu, hidayete geldikten sonra âlemi siyasî zekalarıyla idare etmiş bir kavmden uzaktır.. Veyahut da, birinci yolda gitmekte kendilerinde âcizlik hissettilerde, ikinci yoldan gitmeye muzdar kalmışlardır.

1- Eğer Desen: (Belağat yoluyla) muaraza etme imkânı herhalde bulunabilirdi?


Yükleniyor...