haliyle telakki ettiklerinden bedihî işlerden görüyor ve biliyorlar. Halbuki zihinlerini –bilhassa ilk asırlarda– teşviş eylemek; hususan zamanımızın bir kısım adamlarının teşehhî ve arzuları için, on asır kadar bir zamanda yaşamış insanları şaşırtmak, elbette minhac-ı irşada ve belağatın ruhuna zıdd ve münafi olacaktı.

MÜHİM BİR MEVZU’DUR / İlk matbu’ nüsha

Ey arkadaş sakın zannetmeyesin ki; şu maddî fenlerin teknolojinin eski asırlarda inkişaf etmemişlik vaziyetine bakıp kıyas ederek; istikbalî ahval olan ahiret ve cennet gibi meseleler dahi onlar gibidir. Hayır, hiç öyle değil.. zira hiss-i zahirî, (görme, duyma ve tutma gibi) müstakbelde gelecek olan Ahiret ahvalinin hiçbir cihetine, taraf ve yanına tealluk edemediği, yani görüp, tutup bilemediği için; o ahval imkanlık derecesinde kalmış olarak, onlara karşı itikad ve itminanın imkanı bulunduğu için; elbette o ahvalin hakk-ı sarihleri açıkça ifade ve beyandır. Lakin üzerinde olduğumuz mevzu ise, avamın zahir nazarında –hissin galatı, şaşırtılması hükmüyle– imkan ve ihtimalin derecesinden çıkarak, avamın indinde bedahet derecesine çıkan bir şey olarak göründüğü için; belağatın nazarında onların zahirî olan hislerini okşamak ve zihinlerini müşevveşiyetten, şaşırtmaktan kurtarmak için hakkı elbetteki ibham ve ıtlaktır. Fakat bununla beraber, Kur’an-ı Hakîm cumhur-u avamın basit, sade fikirlerini okşadığı aynı meselelerde, asl-ı hakikata da remz ve telvih etmiş ve fikirlere açık kapı bırakmak ve bir çok emare ve karineleri göz önüne koymak suretiyle, daha içerilerdeki hakikatlara davet eylemiştir.

İşte ey arkadaş! Eğer insaflı kimselerden isen; elbette………………..

كَلِّمِ النَّاسَ عَلَي قَدْرِ عُقُولِهِمْ

{ Bu hadisin veya hadis mealinin birçok me’hazleri için (Bak: Risale-i Nurun Kudsî Kaynakları A. Badıllı 2. Baskı sh: 824, sıra no: 861) –Mütercim–}

(Akılları alabileceği kadar insanlarla konuş, ona göre hakikatları anlat!) düsturunda durup teemmül etmiş; ve telahuk-u efkarın neticesinde meydana gelen bu gibi iş ve meselelerde, zamanın ve muhitin hazırlıklı olmaması sebebiyle, cumhurun fikirleri bu gibi şeylerin teklifine mütehammil olmadığını ve onu hazım edecek durumda da olmadığını bilmiş ve idrak etmiş isen; her halde bilebileceksin ki; Kur’an-ı Hakîmin ihtiyar etmiş olduğu ibham ve ıtlak üslûbu, mahz-ı belağattır ve i’cazının delilidir diyeceksin!


Yükleniyor...