Ve daha sonra, O Zat-ı Azim ve Kerime ömrünün kırkı başında iken baktığın zaman –ki kırktan sonraki bu yaşın ve ömrün şe’ni ise, insandaki halleri melekeye ve adetleri de tabiat-ı saniye denilen değişmeyen vaziyete bağlamaktır– görürsünkü; O (A.S.M.) harika bir şahsiyet olarak meydan’ı zuhûrdadır.. Ve âlemde azim ve acip bir inkılab vucuda getirmiştir. Elbette bundan şunu çıkarır, anlarsınki; bu, ancak Allah tarafındandır.

DÖRDÜNCÜ MESELE: Eski peygamberlerin kıssa ve hikayelerini müştemil bulunan geçmiş zamanın sahifesi Kur’an-ı Kerimde Peygamberin lisanıyla –sahih ve salim olarak– dile getirilmiş olması, şu gelen “dört nükte”ninde beraberce mülahazaya alınmasıyla; Hz. Muhammed’in (A.S.M.) Hak Peygamber olduğuna bir bürhan-ı bahir olduğu görülecektir.

irinci Nükte: Bir şahıs, bir fennin (ilmin) temel esaslarını ele alarak, ondaki hayat düğümleri mesabesindeki ukdelerini ta’rif eyleyip tanıtsa ve bunları yerli yerince makamlarında güzelce isti’maleylese, sonrada müddeasını (dava eylediği şeyi) o ukdelerin üstüne bina eylese; o şahsın herhalde, o fende meharet ve ihtisası hususunda açık delili olması lazımdır.

�kincisi: Eğer beşer’in tabiat ve huyuna ârif isen, bilirsin ki; bir adam, rütbe ve makamca küçükde olsa, muhalif olan bir sözünü ve bir yalanını, az ve azınlıkta olsa; bir kavmin içinde, hakir ve basit bir da’va dahi olsa; ve o adam zaif bir haysiyet sahibi de olsa; tereddütsüz ve heyecansız bir tarzda izhar eylemeye kolayca cesaret edemez. Şimdi acaba en büyük bir haysiyete sahib bir zat, son derece celaletli bir davada, gayet çok ve kalabalık bir kavmin içinde ve pek şiddetli inad karşısında, okur yazarlığı da olmayıp, ümmî olduğu halde, bütün bu zikredilenleri rahatlıkla yaparsa, nasıl olur sen düşün!

Evet, Resûl-u Ekrem Aleyhissalatü Vesselamın bahs eylediği şeyler ve işler, hiçbir zaman tek başına, sırf akıl ile bilinmesi, anlatılması mümkün olmıyan şeyler iken; o zat-ı azim kalkıyor, tek başına, kemal-ı ciddiyetle bunları açıklıyor ve herkesin başı üstünde ilan ediyor. İşte acaba bu hal ve bu vaziyet, onun sıdkına; ve bunlar ancak Allahtan olabileceğine delalet etmiş olmuyor mu?..

�çüncüsü: Medenîlerin yanında, adât ve ahvalin talimi ve vakıa ve fiillerin telkiniyle oluşan bir çok mütearife (toplumda herkesce işitilip

Yükleniyor...