Amma
فَلَا تَجْعَلُوا لِلّٰهِ اَنْدَادًاوَ اَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
cümlesindeki netice kısmının başında zikredilen
لِلّٰهِ
nin ehemmiyetli bir tarzda göz önüne konularak takdim edilmesinde şöyle bir îma içindir ki: Nehy’in menşei, yani ayette nehy ile yasaklanan şey, Allah’a şerik itikad etmektir ki, bütün batıllıkların kaynağıdır.
Amma
اَنْدَادًا
deki “nıdd” ın mânâsı, misil olmakla; Allah’ın misli, benzeri ise, zıddının ta kendisidir. Ve bu ikisinin, Allah ile onun zıddının arasında mânâca ve hakikatça şeksiz ve kat’î bir tarzda tezad vardır. Yani: Allah’ın zıddını Allah’la beraberliğini itikad etmek ise, en battal ve en mümteni’ bir şeydir. Buna göre,
اَنْدَادًا
kelimesinde şöyle latif bir ima bulunmaktadır ki; nıdd, evvela hadd-ı zatında butlanı katiyyen beyyin ve zahirdir, çünki zıddır. Yani: Allah’a her hangi bir şey’in misil olup zıdd olma noktasında batıllığı ise, ayan ve âşikârdır.
Amma
اَنْدَادًا
nin cem’ siğasıyla verilmesinde ise, müşriklerin son derece câhillerine işaret olup, onlara gazab ve hiddetle bakıldığına bir îmadır. Yani Kur’an onlara derki: “Hiçbir vechile misli ve şebîhi olmayan Allah’a nasıl ve ne suretle emsal ve ezdaddan bir sürüsünü benzetiyor ve ona şerik itikad ediyorsunuz?!.” Hem bu cem’ üslubunda şirkin bütün enva’larını reddettiğine bir îma vardır. Yani ne zatında, ne sıfatında ve ne de ef’alinde Allah’ın şeriki, ortağı yoktur der. Aynı zamanda putperestler, Sabiîler, ehl-i teslis ve esbaba hakikî tesir veren ehl-i tabiat gibi müşrik tabakalarının reddinede telvih etmektedir.
BİR TEZVİL: (Mühim bir not)
Vesenîlik ve putperestliğin menşei; ya yıldızlara ilahlık vermek, ya da batıl olan “Hülûl”ü tahayyül etmek ve yahut Allah’ü Tealâ’ya cismiyet tevehhüm etmektir.
----------------(----------------
فَلَا تَجْعَلُوا لِلّٰهِ اَنْدَادًاوَ اَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
cümlesindeki netice kısmının başında zikredilen
لِلّٰهِ
nin ehemmiyetli bir tarzda göz önüne konularak takdim edilmesinde şöyle bir îma içindir ki: Nehy’in menşei, yani ayette nehy ile yasaklanan şey, Allah’a şerik itikad etmektir ki, bütün batıllıkların kaynağıdır.
Amma
اَنْدَادًا
deki “nıdd” ın mânâsı, misil olmakla; Allah’ın misli, benzeri ise, zıddının ta kendisidir. Ve bu ikisinin, Allah ile onun zıddının arasında mânâca ve hakikatça şeksiz ve kat’î bir tarzda tezad vardır. Yani: Allah’ın zıddını Allah’la beraberliğini itikad etmek ise, en battal ve en mümteni’ bir şeydir. Buna göre,
اَنْدَادًا
kelimesinde şöyle latif bir ima bulunmaktadır ki; nıdd, evvela hadd-ı zatında butlanı katiyyen beyyin ve zahirdir, çünki zıddır. Yani: Allah’a her hangi bir şey’in misil olup zıdd olma noktasında batıllığı ise, ayan ve âşikârdır.
Amma
اَنْدَادًا
nin cem’ siğasıyla verilmesinde ise, müşriklerin son derece câhillerine işaret olup, onlara gazab ve hiddetle bakıldığına bir îmadır. Yani Kur’an onlara derki: “Hiçbir vechile misli ve şebîhi olmayan Allah’a nasıl ve ne suretle emsal ve ezdaddan bir sürüsünü benzetiyor ve ona şerik itikad ediyorsunuz?!.” Hem bu cem’ üslubunda şirkin bütün enva’larını reddettiğine bir îma vardır. Yani ne zatında, ne sıfatında ve ne de ef’alinde Allah’ın şeriki, ortağı yoktur der. Aynı zamanda putperestler, Sabiîler, ehl-i teslis ve esbaba hakikî tesir veren ehl-i tabiat gibi müşrik tabakalarının reddinede telvih etmektedir.
BİR TEZVİL: (Mühim bir not)
Vesenîlik ve putperestliğin menşei; ya yıldızlara ilahlık vermek, ya da batıl olan “Hülûl”ü tahayyül etmek ve yahut Allah’ü Tealâ’ya cismiyet tevehhüm etmektir.
----------------(----------------
Yükleniyor...