Amma

فَاَخْرَجَ بِهِ

deki

بِهِ

zamîri, (yani, “onunla” zamiri) ise, bu kelimenin hakikî mânâyı teşerrüb eylemesi sebebiyle, ki oda sebebiyet için ilsaktır. Yani yapıştırma, ulaştırma mânâsındadır. Bu da semerelerin letafet ve taravetine remz etmektedir. Evet, semereler ağaçların üstünde, yukarıda olan dallarının başında oldukları halde, suyun kendi tabiatı hilafına olarak aşağıdan yukarıya yükselmekte; ve âsar-ı şiiriyenin vesatatiyle, yani bir ima ve bir işaretiyle kadehlerin derhal dolmaları gibi; semere ve meyveler bardaklarının da, suya sanki yapışıktırda, hemen bir işaretle dolmuş oldukları görülür.

Amma

مِنَ الثَّمَرَاتِ

ise, imam-ı Seybeveyh’e göre, mübtedalık mânâsından halî olmadığı için, dinleyici fehminin ta’yineylemesine bağlı olarak tenevvü’edebilen bir mef’ule işaret etmektedir. İşte o mukadder mef’ul şöyledir: “sizin sevdiğiniz ve hoşunuza giden ve iştihanızın çektiği semerelerden neyi ki arzulamışsanız, onların bir çok nevilerini meydan-ı istifadenize çıkarmış, sunmuştur.”

Amma

رِزْقًا

deki tenvin ise, işaret ediyor ki; size rızık olarak verilen semere ve meyvelerin husûlu (oluş keyfiyetleri) sizin bilginiz dahilinde olan bir şey değil, tamamen meçhûlünüz olup, umulmadık bir tarzda size geliyor ve ulaştırılıyor.

Amma

لَكُمْ

ise, imtinan ma’nasını te’kid ettiğine işarettir. (Yani rızıkları i’ta eylemekle minnetlendirme mânâsına.) Hem

لَكُمُ

ün içinde şöyle bir îma dahi vardır ki; rızık olan şeyler, sizin için halkedilmiş olmakla beraber, sizden başka mahlukatın da size uyarak, o rızıklardan istifade etmesinde bir beis olmaz. (Çünki

ذصفخحخ خحتدز زقضخج لَكُمْ

Yükleniyor...