Amma, ecliyet ve menfaat “lam”ı ile, (yani
عَلَيْهِمْ
değil,
لَهُمْ
ın “lamı ile)
اَضَٓءَ لَهُمْ
ü ifade etmesindeki hikmet ise; musibete giriftar olmuş olan şahs-ı medhuş, kendi hacet ve istekleri içerisinde müstağrak olup başka bir şeyi düşünemediğine remz etmek içindir.. o derece müstağrak ki, Kudret-i İlahiyyenin eli binler küllî hikmetlere bakan ve pek çok maslahatlara medar olan –alemde– neşrettirdiği ziyayı güya yalnız kendisine (şahs-ı medhuş’a) hâs ve sadece kendisi için yaratılmışda münhasıran kendisi için dünyaya salmıştır sanar.
Amma çok tez ve son derece süratli yürümeyi iktiza eden fırsatı değerlendirme haletinin mevcudiyetiyle beraber,
مَشَوْا
kelimesini, yani sadece (yürüdüler) ifadesini kulanmasının sebebi ise müsibet onları yerlerinde oturtmuş olduğundan, en çabuk seyir ve yürüyüşleri de ancak normal ve aheste bir hareketten gayri olamadığına işaret etmek içindir.
Amma
ف۪يهِ
ise, onların hareket mesafeleri zamanın levni olan şimşeğin âniden parlayıp sönen ziyası olduğuna işaret eyler. Adeta bu ziya, onlara mekanı dahi hudutlandırmaktadır. (Yani aniden parlayıp sönen şimşeğin ziyası ne kadar zaman alıyorsa, hareketlerinin mesafesi de o kadar olduğu gibi, mekanları da o nisbettedir.)
عَلَيْهِمْ
değil,
لَهُمْ
ın “lamı ile)
اَضَٓءَ لَهُمْ
ü ifade etmesindeki hikmet ise; musibete giriftar olmuş olan şahs-ı medhuş, kendi hacet ve istekleri içerisinde müstağrak olup başka bir şeyi düşünemediğine remz etmek içindir.. o derece müstağrak ki, Kudret-i İlahiyyenin eli binler küllî hikmetlere bakan ve pek çok maslahatlara medar olan –alemde– neşrettirdiği ziyayı güya yalnız kendisine (şahs-ı medhuş’a) hâs ve sadece kendisi için yaratılmışda münhasıran kendisi için dünyaya salmıştır sanar.
Amma çok tez ve son derece süratli yürümeyi iktiza eden fırsatı değerlendirme haletinin mevcudiyetiyle beraber,
مَشَوْا
kelimesini, yani sadece (yürüdüler) ifadesini kulanmasının sebebi ise müsibet onları yerlerinde oturtmuş olduğundan, en çabuk seyir ve yürüyüşleri de ancak normal ve aheste bir hareketten gayri olamadığına işaret etmek içindir.
Amma
ف۪يهِ
ise, onların hareket mesafeleri zamanın levni olan şimşeğin âniden parlayıp sönen ziyası olduğuna işaret eyler. Adeta bu ziya, onlara mekanı dahi hudutlandırmaktadır. (Yani aniden parlayıp sönen şimşeğin ziyası ne kadar zaman alıyorsa, hareketlerinin mesafesi de o kadar olduğu gibi, mekanları da o nisbettedir.)
Yükleniyor...