nasılki o vaziyetlerinde gök, bulut, yağmur ve gece altı cihetten onlara karşı hücüma geçmiş.. öylede: Allahın gazab ve beliyeleride kendilerini her taraftan sarmış, ablukaya almıştır.
Keza
مُح۪يطٌ
lafzı, îma ediyor ki; Allahü Tealanın ilmi ve kudreti bütün kâinatı ihata eylediği gibi; onun emri de kâinatın umun zerrelerine şâmildir, yani tasarrufundadır. İşte
مُح۪يطٌ
lafzı adeta onların üstünde: (semavat ve arzın hududundan çıkamazsınız ve çıkamayacaksınız!) ayetinin mealini tilavet ediyor..ve
فَÏيْنَمَ تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللَّهِ
(Bakara/115) Yani: “Hangi cihete yönelirseniz yönelin her yanda ve her yönde Allahın ilim ve kudretin tasarruf yüzleriyle karşılacaksınız!” ayetin mealini okumaktadır.
Amma
بِ لْكَافِر۪ينَ
nin başındaki
بَءْ
nın taalluku (bağlantılığı) ise, remz eder ki; onların firar edip kaçtıkları şeyin, dönüp dolaşıp devrettiler amma yine gelip onun içine düştüler.. ve dolayısıyla atılan bela oklarına hedef olmuş oldular.
Amma
بِ لْكَافِر۪ينَ
ile tabiri, münafıkların hali şu ayetteki temsilin ayinesiden açıkca gösterilip göründüğüne işarettir. Yani tâki, dinleyicinin zihni temsilin ayrıntıları içerisinde tevağğul ile içine batıp maksadı unutmasın. Hem remizdir ki; teşbih ile halleri ibraz edilen kimsenin temsildekinin haline benzerlik o dereceye ulaşmış ve aralarındaki mesafe o kadar daralmıştır ki; nerede ise, benzetilen ile benziyen ikisi beraber ve yanyana görünmekte olup, hakikat ile hayal birbirine katılmış ve girmişlerdir.
Hem yine
بِ لْكَافِر۪ينَ
ile yapılan ta’bir; kalblerinin karanlık vaziyetine şöyle ime eder ki; vicdanları kendilerinin işlemiş oldukları kusur ve cinayetlerinden dolayı muazzeb etmektedir. Zira insan cinayetinin cezasını gördüğü zaman vicdanı istirahat eder.
Keza
مُح۪يطٌ
lafzı, îma ediyor ki; Allahü Tealanın ilmi ve kudreti bütün kâinatı ihata eylediği gibi; onun emri de kâinatın umun zerrelerine şâmildir, yani tasarrufundadır. İşte
مُح۪يطٌ
lafzı adeta onların üstünde: (semavat ve arzın hududundan çıkamazsınız ve çıkamayacaksınız!) ayetinin mealini tilavet ediyor..ve
فَÏيْنَمَ تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللَّهِ
(Bakara/115) Yani: “Hangi cihete yönelirseniz yönelin her yanda ve her yönde Allahın ilim ve kudretin tasarruf yüzleriyle karşılacaksınız!” ayetin mealini okumaktadır.
Amma
بِ لْكَافِر۪ينَ
nin başındaki
بَءْ
nın taalluku (bağlantılığı) ise, remz eder ki; onların firar edip kaçtıkları şeyin, dönüp dolaşıp devrettiler amma yine gelip onun içine düştüler.. ve dolayısıyla atılan bela oklarına hedef olmuş oldular.
Amma
بِ لْكَافِر۪ينَ
ile tabiri, münafıkların hali şu ayetteki temsilin ayinesiden açıkca gösterilip göründüğüne işarettir. Yani tâki, dinleyicinin zihni temsilin ayrıntıları içerisinde tevağğul ile içine batıp maksadı unutmasın. Hem remizdir ki; teşbih ile halleri ibraz edilen kimsenin temsildekinin haline benzerlik o dereceye ulaşmış ve aralarındaki mesafe o kadar daralmıştır ki; nerede ise, benzetilen ile benziyen ikisi beraber ve yanyana görünmekte olup, hakikat ile hayal birbirine katılmış ve girmişlerdir.
Hem yine
بِ لْكَافِر۪ينَ
ile yapılan ta’bir; kalblerinin karanlık vaziyetine şöyle ime eder ki; vicdanları kendilerinin işlemiş oldukları kusur ve cinayetlerinden dolayı muazzeb etmektedir. Zira insan cinayetinin cezasını gördüğü zaman vicdanı istirahat eder.
Yükleniyor...