bir sebep, bir vesile olduğundan; elbette işe yarayan bir sebep değildir.. ve yapılacak bir şeyde kalmamıştır.

Amma

يَدْخُلوُنَ

ye bedel,

يَجْعَلوُنَ

lafzıyla verilmesinde şöyle bir îma vardır ki; onlar kurtuluş için sebebleri araştırırken; rastlayıp buldukları sebebler, aslında bir sebep olmayıp, yalnız kendilerince bir sebeb zannedilmiştir.

Hem

يَجْعَلوُنَ

nin hali istihzar eden mudari’lik sureti ise, bir remizdir ki; dinleyici olan şahıs, hayreti tahrik ve tehyic eden bu gibi makamlarda kendi hayal mekanizmasiyle vakıa’nın zamanını ve hadisenin mekânını kendi yanında hazır ediyor. Hem sonra mudarilik vaziyetinden teceddülü bir devamlılıkta vardır.. ve bu devamlılıktada, bulutun ard arddaki taktakasının devam ettiğine bir îma vardır.

Amma

اَنَامِلَهمْ

yerine

اَصَابِعَهُمْ

getirmesinde, hayretin öylesi şiddetlisine işarettir ki; parmak uçları ile kulaklarını tıkamak yerine, parmaklarının tamamını kulaklarına sokarcasına is’timal etmişlerdir.

Amma

ف۪يٓ اٰذَانِهِمْ

de ise, raad’ın sadasından şiddetli korkuya kapıldıklarına bir îma vardır. Öyle ki, eğer raad’ın gürültüsü kulaklarının penceresi olan deliğinden girerse ağızlarının kapısından ruhlarını fırlayıp uçacağını tahayyül ettirilmektedir. Ayrıca bunda şöyle latif bir remizde vardırki; münafıklar vakta, kulaklarını hakkın sesine ve (irşadkâr) nasihat’ın nidasına ve davetine açmadılar, o cihetten ra’dın na’releriyle ikaba uğratıldılar. Demek ki, burada hakkın davet nidasına karşı kulaklarını tıkadıkları için orada, temsilde ra’dın na’relerinin haykırışlarının şiddetinden kulaklarını tamamen kapamışlardır. Bunların halinın misali, birisi ağzında bir kötü söz çıkardığında; ağzının üstüne yumruk indirilir ki; nedamet yemini ağzının içine girsin, hacalet yesarıda

{ Arab üslübunda iyi ve güzel işler de kullanılan ele “yemin”, kötü haller de istimal edilen ele de “yasar” diye kullanılır. –Mütercim–}

gözünün üzerine kapatılsın.


Yükleniyor...