içerisinde kara katreler halını aldığı için, buna da bir kap ve bir zarf olmuştur.

Ve sonra hiçbir sami bulunmazki

ف۪يهِ ظُلُمَاتٌ

lafzını işitsinde, onun beyan ve izahına muntazır kalmış olmasın. İşte mütekellim (Kur’anın kelamını söyliyen mütekellim-i ezelî sami’in zihninden adeta “raad”ın sadasını işitmiş olarak, hemen derakabö

وَرَعْدٌ

dedi. Yani temsildeki kimsenin ve buna benzetilen münafıkın hali, daha çok korkunç olacağına ve şiddetlendireceğine işaret eylemiş oldu. Yani ki, mevcudatı semîresi olan sema, bunların helakleri için (Rabbisinin emriyle) azmetmiş de; ra’dıyla üstlerinde müthiş sayhalar atıp haykırmaktadır. Evet münafıklar dahi; mezkûr dehşetin içine düşmüş ve müsibete giriftar olan temsildeki şahıslar gibidirler. İşte o vaziyette hakikat olarak birbirleriyle yardımlaşmakta olan kâinattan, kendilerine zarar dokundurmak üzere ittifak etmişlercesine; adeta mevcudatın sükûnü altında müziç bir hareket ve sükûtü tahtında müthiş, heybetdar bir nutuk bir konuşma olarak tahayyül eder. İşte bu şahıs, gök gürültüsünü işittiği zaman tevehhüm eder ki; raad kendisini tehdid için konuşuyor, üstünde sayhalar savuruyor. İşte bu vaziyette olan şahsın kapılmış olduğu havf sebebiyle işitilen bütün ses ve gürülteri kendisinin aleyhindedir zanneder.

Budan sonra, dinleyici raadın ismini işitir işitmez, kendi zihninde onun daimi arkadaşını gözlemeye başlaren “Berk” (şimşek) hemen parıldamaya başlıyor. Kur’an-ı Hakîm de bu makamda

وَبَرْقٌ

diyerek; tenvin-i tenkirî ile şimşeğin garip ve acip bir hadise olduğuna işaret eyledi. Evet hadd-ı zatında Berk, acib nir hadise olduğu şüphesizdir, kat’îdir. Çünki onun doğup parıldamasıyla; zulümattan teşekkül etmiş olan bir alen ölürcesine toplattırıp dürülür, ademe atılır. Ve ansızın sönüp ölmesiylede tekrar zulumattan bir alen dirilerek haşr olur. Güyaki şimşek, bir ateşdir de söndüğü anda dünya dolusu bir duhanı miras bırakır da gider. Demekki mezkûr hal’e giriftar olan şahıs, şimşeği gördüğünde ona düşen şey, dikkatle nazar eylemesidir. Ülfet ve alışkanlığa bina edilmiş sathî bir nazarla bakmamasıdır.. ta ki, Kudretin sun’u üstündeki perdeler aralansın meydana ve zahire çıkmış olsun.

Yükleniyor...