müfreddir) Demek ki, ateşi yakmayı, cemaat oldukları halde, ifrad ile getirmesinde; o dehşetli hali temessül ettirip, canlandırarak göstermeye ve iğrenç kabahatlarını tasvir ederken, o cemaatin her bir ferdinin o iğrenç kabahatta ayrı ayrı müstakil olduklarına işarettir. Ya da, bu

اَلَّذِينَ ك اَلَّذِى

imiş de, sonra ihtisar edilmiş

اَلَّذِى

yapılmış olabilir.

Amma

اسْتَوْقَدَ

kelamındaki “sin”, tekellüf ve taharriye işarettir. (Yani, o ateşi yakanlar, kendi ihtiyarıyla onu yakma hazırlığı külfetine çabalayarak girmişlerdir.)

Ammaö

ذَهَبَاللّٰهُ بِنوُرِهِمْ

deki

بِنوُرِهِمْ

de olan zamîr’in cem’iyle beraber

اسْتَوْقَدَ

nin müfredliği vaziyetinde şöyle latif bir remiz vardır ki; Bir ferd, bir cemaat için ve hepisin namına ateş yakabilir. İşte, gel bak ki; ateşin yakılmasında ifrad siğasıyla, amma aydınlanma ve ısınma işinde cem’ ile ifade eylemesi ne kadar latif düşmüştür değil mi?

Amma

اَلْمِصْبَاحُ

veya benzeri bir kelime yerine

نَاراً

kelimesini zikretmesinde, teklifin (ilahi teklifin) nur’unda olan meşakkate işarettir. (Yani, teklif-i ilahînin içindeki hidayet nuruna ihlas ile vasıl olma meşakkati) Aynı zamanda; münafıkların, zahirî nur’un altında (Yani, zahirde imanlı görünmelerinin altında) fitne ateşini yaktıklarına da bir remiz vardır.

Amma

نَاراً

deki tenvinin tenkiri ise, ateşe olan şiddetli ihtiyaçlarına, hatta her hangi bir ateş olursa olsun aşırı derecede ona muhtaç olduklarına bir îmadır.

---------------(((---------------

Yükleniyor...