ıhlettirip çöktürdüğün şeydir” dediğini işitirse, elbette sanat’ın mulahazasıyla maksadın tamamına intikal etmiş olur.
Ve sonra, üslubun teşekkülündeki hikmet şudur: Mütekellim kendi iradesiyle; kalbin köşelerinde adeta çıplak, başaçık bir tarzda duran, sâkin mânâlara seslenerek îkaz eyleyip uyandırır.. Ve o uyanan mânâlar dahi yerlerinden fırlayıp çıkarak, gelip hayale giriyorlar ve hemen, hayalin içersinde buldukları elbiseleri –iştiğal ettikleri sanatları sebebiyle; ya tevağğul, ya ülfet, ya da ihtiyaçtan dolayı– alır, giyerler. Hiç omazsa, sanatı ne ise, ona münasip olacak bir mendili alır, başına sarar. Ya da, meşgul olduğu vaziyete münasip bir renk ile renklenir. İşte, ilmî kitapların dîbacelerinde tesadüf eylediğin “Beraat-ül istihlallar, (Hilalin belirtileri) Yani, kitabın içindeki hakikatların ince damar ve nüveleri onun dibacesinde, çok ince de olsa görünmeleri, şu meselenin en zahir misallerindendir.
Hem sonra; kelamın üslûbu, bazen muhatabın hayalini nazar-ı itibare alarak oluşur. Unutma ki; bu hâsiyet, Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyanın üslûplarında da çokça görülmektedir.
Ayrıca, üslûbun mertebeleri mütefavittirler. Bu üslûplardan bazısı estiği zaman, seherin nesiminden daha aheste ve daha rakik eserde, kelam’ın hey’etleri ile ona remzeyler. Bazısı da, harbın desise ve şeytanlıklarından daha gizli oluyor da, onu ancak erkan-ı harb olan kurmay zabitler kokusunu alabilir. Tıpkı Zamahşerî’nin
مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ
Yasin/78 den
{ Yani: Büyük allame Zemahşerî’nin bu ayetten ve arkasında gelen ...
قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي
ayetinden, yani “kafirler dediler: “Kim şu çürümüş kemikleri diriltecek?” Sen de: “Kim onları bidayeten inşa edip halketmişse, o diriltecek” ten
مَنْ يبْرُزُ اِلَيالْمَيْدَانِ
nin kokusunu almış. Yani: “Meydana, bu mevzu’da çıkan yok mu? Kokusunu Cenab-ı Hak, kibriya ve azametiyle ehl-i inkârı meydan-ı muarazaya davet ediyor, diyor ki: Geliniz bakalım, bu açık ve bahir hilkat mu’cizesi olan insanın yaradılışını inkâr edin, sonra gelin deyin: “Kim çürümüş kemiklere hayat verecek” diye meydan okuyor. –Mütercim–}
مَنْ يَبْرُزُاِلَيالْمَيْدَانِ
yi istişmam ettiği gibi... Eğer bu mevzu’ hakkında daha biraz bilgi istersen;
Ve sonra, üslubun teşekkülündeki hikmet şudur: Mütekellim kendi iradesiyle; kalbin köşelerinde adeta çıplak, başaçık bir tarzda duran, sâkin mânâlara seslenerek îkaz eyleyip uyandırır.. Ve o uyanan mânâlar dahi yerlerinden fırlayıp çıkarak, gelip hayale giriyorlar ve hemen, hayalin içersinde buldukları elbiseleri –iştiğal ettikleri sanatları sebebiyle; ya tevağğul, ya ülfet, ya da ihtiyaçtan dolayı– alır, giyerler. Hiç omazsa, sanatı ne ise, ona münasip olacak bir mendili alır, başına sarar. Ya da, meşgul olduğu vaziyete münasip bir renk ile renklenir. İşte, ilmî kitapların dîbacelerinde tesadüf eylediğin “Beraat-ül istihlallar, (Hilalin belirtileri) Yani, kitabın içindeki hakikatların ince damar ve nüveleri onun dibacesinde, çok ince de olsa görünmeleri, şu meselenin en zahir misallerindendir.
Hem sonra; kelamın üslûbu, bazen muhatabın hayalini nazar-ı itibare alarak oluşur. Unutma ki; bu hâsiyet, Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyanın üslûplarında da çokça görülmektedir.
Ayrıca, üslûbun mertebeleri mütefavittirler. Bu üslûplardan bazısı estiği zaman, seherin nesiminden daha aheste ve daha rakik eserde, kelam’ın hey’etleri ile ona remzeyler. Bazısı da, harbın desise ve şeytanlıklarından daha gizli oluyor da, onu ancak erkan-ı harb olan kurmay zabitler kokusunu alabilir. Tıpkı Zamahşerî’nin
مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ
Yasin/78 den
{ Yani: Büyük allame Zemahşerî’nin bu ayetten ve arkasında gelen ...
قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي
ayetinden, yani “kafirler dediler: “Kim şu çürümüş kemikleri diriltecek?” Sen de: “Kim onları bidayeten inşa edip halketmişse, o diriltecek” ten
مَنْ يبْرُزُ اِلَيالْمَيْدَانِ
nin kokusunu almış. Yani: “Meydana, bu mevzu’da çıkan yok mu? Kokusunu Cenab-ı Hak, kibriya ve azametiyle ehl-i inkârı meydan-ı muarazaya davet ediyor, diyor ki: Geliniz bakalım, bu açık ve bahir hilkat mu’cizesi olan insanın yaradılışını inkâr edin, sonra gelin deyin: “Kim çürümüş kemiklere hayat verecek” diye meydan okuyor. –Mütercim–}
مَنْ يَبْرُزُاِلَيالْمَيْدَانِ
yi istişmam ettiği gibi... Eğer bu mevzu’ hakkında daha biraz bilgi istersen;
Yükleniyor...