gaye ve neticeye ulaştırmada en iyi kılavuz; hastayı şifaya kavuşturmada en tez; susamışa en tatlı su bahşeden olur.. Ve hakeza, eğer hüküm; söz ve kelem fenlerini içeriyorsa; ve darb-ı mesellerini içine alıyorsa; ve bab, fasıl ve şu’beleride o hükme ittiba’ ediyorsa, temsilin ahengi daha çok cazib olur.
–SON–
Not: Allâme Abdulkahir, temsilin mâhiyet ve te’ sirini anlatırken yine temsil üslubunu kullandığı için, anlaşılması zor düşmüştür.
–Mütercim–
Bundan sonra gelen ayetlerde, i’cazın delilleri ve belağatın esrarı bulunduğundan; ileride gelecek mukaddimedeki meselelerle olan münasebetleri dolayısıyla o ayetleri burada zikrediyoruz. İşte medih makamında Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan sahabelerin evsafı hakkında zikreylediği “Temsil” in örneği:
وَ مَثَلُهُمْ فِي اْلاِنْجِيلِ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْاَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَي
Fetih/29
عَلَي سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ
Ve daha bu ayet gibi diğer ayetleri kıyas eyle!
Meali
{ Günümüzdeki tercümevarî mealler, Kur’an’ın kudsî i’cazdar manalarını dile getirmekten çok uzaktırlar. Hatta bir çoğu Kur’anın mukaddes hürmetini kırar mahiyettedirler. Dolayısiyle Kur’ana layık hiçbir faideye medar olamamaktadırlar. Bizim de burada verdiğimiz mealler aynı kabilden sayılabilir. Zaten piyasadaki hemen hemen bütün mealler tercümevaridirler. Hiç de bir hayra, bir mukaddes hürmete şayeste değillerdir. Bunlar ile hiçbir zaman Kur’an anlaşılamaz. Lakin buradaki Hz. Üstadın örnek meali Kur’ana layık ve muvafık bir niteliktedir. –Mütercim– }
: (Risale-i Nur’un Yedinci Lem’asında verilmiş bir mealdir.)
–Sahabelerin mesel ve medhi İncil’de mevcuttur.–
“Sahabeler çendan azlığından ve za’fından “sulh-u Hudebiye’yi” kabul etmişler.. Elbette ve her halde, az bir zamandan sonra, sûr’aten öyle bir inkişaf ve ihtişam ve kuvvet kesbedecekler ki; rûy-ı zemin tarlasında dest-i kudretle ekilen; nev-i beşerin o zamanda
–SON–
Not: Allâme Abdulkahir, temsilin mâhiyet ve te’ sirini anlatırken yine temsil üslubunu kullandığı için, anlaşılması zor düşmüştür.
–Mütercim–
Bundan sonra gelen ayetlerde, i’cazın delilleri ve belağatın esrarı bulunduğundan; ileride gelecek mukaddimedeki meselelerle olan münasebetleri dolayısıyla o ayetleri burada zikrediyoruz. İşte medih makamında Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan sahabelerin evsafı hakkında zikreylediği “Temsil” in örneği:
وَ مَثَلُهُمْ فِي اْلاِنْجِيلِ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْاَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَي
Fetih/29
عَلَي سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ
Ve daha bu ayet gibi diğer ayetleri kıyas eyle!
Meali
{ Günümüzdeki tercümevarî mealler, Kur’an’ın kudsî i’cazdar manalarını dile getirmekten çok uzaktırlar. Hatta bir çoğu Kur’anın mukaddes hürmetini kırar mahiyettedirler. Dolayısiyle Kur’ana layık hiçbir faideye medar olamamaktadırlar. Bizim de burada verdiğimiz mealler aynı kabilden sayılabilir. Zaten piyasadaki hemen hemen bütün mealler tercümevaridirler. Hiç de bir hayra, bir mukaddes hürmete şayeste değillerdir. Bunlar ile hiçbir zaman Kur’an anlaşılamaz. Lakin buradaki Hz. Üstadın örnek meali Kur’ana layık ve muvafık bir niteliktedir. –Mütercim– }
: (Risale-i Nur’un Yedinci Lem’asında verilmiş bir mealdir.)
–Sahabelerin mesel ve medhi İncil’de mevcuttur.–
“Sahabeler çendan azlığından ve za’fından “sulh-u Hudebiye’yi” kabul etmişler.. Elbette ve her halde, az bir zamandan sonra, sûr’aten öyle bir inkişaf ve ihtişam ve kuvvet kesbedecekler ki; rûy-ı zemin tarlasında dest-i kudretle ekilen; nev-i beşerin o zamanda
Yükleniyor...