اِنَّامَعَكُمْ
(kesinlikle biz sizinleyiz)in meali olur.
Amma mukadder suâle verilmiş cevaplılığın vechi de şöyledirki: Onların şeytanları (münafıkların reisleri) kendilerine derler ki: “Eğer siz bizimle beraber iseniz ve bizim mesleğimizde iseniz: şu mü’minler tarzındaki hareketiniz ve onlar gibi görünmenizin hali nedir? Bu vaziyette ya mü’minlerin mezhebindesiniz, ya da mezhepsizsiniz! “Buna karşı münafıklar, kendi şeytan olan reislerine özür beyan ederek
اِنَّمَ نَحْنُ مُسْتَهْزِوÎنَ
deyip, kendilerinin İslâmın herhangi bir şeyine dahil olmadıklarını tasrih eyleyip cevap verdiler. Ayrıca
اِنَّمَ
nın hasrıyle de; kendilerinin bilinen bir mezhepsizlik içersinde mütezebzib, mütereddid bir halde bulunmadıklarına işaret eylemişlerdir. Ve
مُسْتَهْزِوÎنَ
nin ismiye cümlesiyle getirilmiş olması, münafıkların şe’ni ve baş sıfatı istihza olduğunu; o ise, onların fiil ve sözleri ciddî, hakikatli bir şey olmadığını göstermektedir.
Ammaö
اَللَّهُ يَسْتَهْزِيÎ بِهِمْ
(Yani: Allah-ü Teala da onlarla istihza eylemektedir) cümlesine gelince; bu da geçmiş cümlelerle bitiştirilmemiş, tam bir fasıla ile ayrı tutulmuştur. Şayet bu cümle sabık cümlelerle atfı yapılmış olsaydı, ya
اِنَّمَ نَحْنُ مُسْتَهْزِوÎنَ
ile bağlantılı olmuş olurdu, ki o durumda
اِنَّامَعَكُمْ
ün bir te’kidi olması iktiza etmiş olurdu..
Yükleniyor...