Bu ifade ve beyanlaımızdaki hakikatı bir derece te’kid bakımından, Hz. Üstadın 1931 lerde (Barla’da iken) merhum Hulusi Bey’e yazdığı hususî bir mektubunda bakınız ne diyor:
[...yaldızla tabedilmiş “NOKTA” risalesini bu defa dikkatle mütalaa ettim. Cenab-ı Hakka şükrettim ki, eski Said’in fikr-i akliyle, iman nazarıyla bulduğu hakaiki; Yeni Said keşf-i kalbiyle, zevk-i vicdaniyle Kur’an’dan âhzettiği “Yirmidokuzuncu Söz”e mutabık, onu tağyir ve tebdile lüzum bırakmamış. Yalnız Eski Said’in kuvve-i ilim ve nazar-ı aklıyla göremediği ince noktalar var ki, “Yirmidokuzuncu Söz” de vardır... ilh. ]
{ Bu mektup, Hulusi Bey’in dosyamızda daha birkaç mektubuyla beraber mevcuttur.}
İŞARAT-ÜL İ’CAZ’IN KENDİ İÇİNDEKİ SAİR BAZI ÖZELLİKLERİ
Nümune için iki çeşidini kaydediyoruz:
Birisi: Bu kitap, nefis ve şeytan canibinden, akıl ve tefekkür cihetinden; veya ilim ve mantık zaviyesinden istifhamlı bulunabilen76 kadar istifhamlı suallerin esasını zikrederek, cevab-ı savap vermiş ve meseleyi kökünden hallederek açıklamıştır. Bu yetmişaltı sual ve cevaplardan üç tanesini nümune için kaydediyoruz:
1-Amelî ve fıkhîsi:
��Eğer desen: Küfür kalbe ait bir sıfattır. Acaba “zünnar”ı kuşanmak ve zünnara kıyas edilmiş olan şapkayı başa koymak, nasıl ve neden küfür olur?
Yükleniyor...