çirkin olup, ayrı ayrı şekil ve sûretler ona varid olurlar. İkinci cihet ise, Halıka bakan melekûtiyet vechidir. Bu yüz, her şeyde, ayinenin ön yüzü gibi şeffaftır, parlaktır. Binaenaleyh, Kubh’un halkı kabih değildir. Çünki, eşyanın Melekûtiyet cihetindeki halk ve îcadları, hasendir, güzeldirler. Hem güzellikleri tekmil ettirmek için halkedilen zahiren çirkin gibi olan şeylerin yaradılışı da, bilğayr ile güzeleşirler. Öyle ise, Ehl-i İ’tizalin safsatasına kulak asma!

eşinci Esas: Hasıl-ı bilmasdar fiili –sarf ilminde –donuk, mahluk ve camid bir emir olup, sıfatlar ondan iştikak etmez. (Yani, onun özünden sıfatlar yapılıp alınmaz) lâkin masdar ise, meksûb, (kesbedilen alınan) nisbî ve itibarî bir iş, bir emir olduğu için, sıfatlar ondan iştikak eder. Öyle ise, hasıl-bilmasdar tarzında ve onun kıyasıyla; katlı halkeden Halik, katil olmaz. (Çünki; bizim kesbimiz, mübaşeretimiz, meyillenmemiz masdar olur, katil sıfatını da biz alırız) O halde sen, Ehl-i İ’tizali bataklıkları içersindeki oynamalarında bırak, gel!

---------------(((---------------

(Şu makam, (altıncı esas) mühimdir, hem çok derindir. Geniş ve derin bir fikir lazımdır ki bilsin.)

–Müellif–

ltıncı Esas: Zahiri fiiller ve işler, ekseriyetle nefsin meyelanına dayanan ve birbirine ekli fiillerin neticesidir ki, “Cüz-i ihtiyarî” diye tesmiye edilir.. Ve bütün münazaâ ve münakaşaların esası bunun üstünde cereyan edip dönerler. (Not: Bu kısmın tam izahı, kader risalesinde, “İkinci mebhas’ ta bulunuyor.)

edinci Esas: Cenab-ı Allahın hikmeti ve adaletiyle; irade-i külliye-i İlahiyesi, abdin cüz’î olan iradesine bakmaktadır.

Şu halde ıztırar ve mecburiyet yoktur. (yani, ister istemez bir fiili yapma ve işleme durumunda olma diye bir mecburiyet yoktur, olamaz.)

ekizici Esas: İlim, elbetteki ma’luma tabi’dir. O halde ma’lum ilme tabi değidir ki, devir

{ Devir: İki şeyin varlığı birbirine bağlı olan veya biri diğerisiz olmayan şeydir. Mesela desen ki; güneş gündüze ait bir yıldızdır; o takdirde, gündüz de güneşin doğduğu zamanıdır. Onun gibi, eğer ma’lum, ilme tabi’ olursa, o durumda devir lazım gelmiş olur ki, ikisi birbirine zarurî olarak mütevakkıf bir halde kalmış olurlar. –Mütercim–}

lazım gelsin. (Yani, ilim ile bilinen bir şeyin, hariçte

Yükleniyor...