evaben sana denilir: Ta ki, “Ya Muhammed, onu sen tecrübe eyledin” diye nida eylemek içindir... Ve daha buna göre kıyasla.

5- Eğer desen: Niçin ayet,

اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ

şeklinde zikr edivermiş? Halbuki inzar eylemekteki faidesizlik zahirdir?.. (yani ayetçe)

evaben sana denilir: Nasıl ki inzar, bazen ısrarı netice verdiği, sükût dahi bazen muhatabı insafa getirdiği içindir.

6- Eğer desen: Niçin burada Peygamber (A.S.M.) Kur’an ile yalnız terhib suretinde inzar eylemiş... Halbuki o, hem beşirdir, hem de nezir?..

ana cevab olarak denilir: Çünkü küfre ve ehl-i küfre münasip ve uyğun olanı terhipdir. Hem de mezarretleri def etmek, menfaatleri celbetmekten evla olduğu gibi, te’sirce de daha şediddir. Hem çünki buradaki terhib, hayalin meyl ve nazarını ihtizaza getiriyor ve onu îkaz ediyor, ki:

لَا يُوءْمِنُونَ

kavlinden sonra

اَبَشَّرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تبَشِّرْهمْ

Yani: (Onları müjdelesen de, müjdelemesen de birdir) manasını telakkî edip koparsın.

Sonra, şunu da bil ki: Her bir hükmün bir harfî manası ve gizli bir maksadı olduğu gibi;

اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ

kelamının da, baktığı ve sürüklediği bazı tayyar mana ve maksadları vardır ki; o da, Peygamberden (A.S.M.) zahmet ve sıkıntıyı tahfif eylemek ve Risaletin vazifesindeki şiddeti gevşetmek ve geçmiş peygamberlerin ahvallerini yâd ederek, teessî ile, (Yani manen onların cemaatlerine katılmak suretiyle) tesellî vermektir. Zira, ekser peygamberler aynı bu gibi hitaplarla hitaplanmışlardır. Hatta Hz. Nuh aleyhisselam, benzeri hitaba muhatap olmasından sonra, şöyle bedduada bulunmuş:

{ Hz. Nuh (A.S.)’ın kavmi, yapılan tüm inzar ile tebliğe karşı,taraflarından gelen kesin cevab ile küfürleri aşikare, zahir olduktan sonra, Hz. Nuh (A.S.) bu bedduayı yapmıştır. (Nuh Suresi, ayet:26) –Mütercim–}

لاٰتَزَرْعَلَيالْاَرْضِ مِنَ اْلكَافِرِينَ دَيَّارًا

Yani: “Ya Rab, artık bunlardan, yeryüzünde gezip tozan hiç kimseyi bırakma, kahreyle!”.

Yükleniyor...