مَ عَلَي الرَّسُولِ اËلَّا الْبَ؟لاغُ

{ Maide sûresi, ayet: 99 –Mütercim–}

ayeti: tebliğ, peygamberin (A.S.M.) aslî vazifesidir der.

Amma

ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ

ise, başındaki «š istifham hemzesi ve ortadaki

اَمْ

yahüd’ü, burada harfi bir müsavilik hükmündedir ki, ayetin başındaki

سَوَاءٌ

nün tekidi içindir. Yada, musavat, üstte zikri geçen iki mânaya gelmişliğinin ve bölünmüşlüğünün bir tesisidir.

3- Eğer desen: Neden ayet, müsavîliği istifham ve sual suretiyle ibarelendirmiş?

evaben sana denilir ki: Sen bir muhataba, işlemekte olduğu bir fiilindeki faidesizliği gösterip bildirmen için, latif ve ikna edici bir vecihle uyarmak istediğinde; senin istifham ve sualci pozisyonuna geçip o faidesizliği göstermen

{ Rivayet edilir ki: Hz İmam-ı Ali (R.A.) görüyorki; abdest alan bir adam, bazı yanlışlıklar yapıyor. İmam-ı Ali o adama der ki: “Ben bir abdest alayım, bir bak, doğru alabiliyor muyum” diyerek abdest almaya başlar. O suretle o adam yanlışlıkları anlar, öğrenir. Bak: Hikemiyat-ı İmam-ı Ali –Mütercim–}

lazımdır ki, muhatabın zihni, işlemekte olduğu fiile teveccüh eylesin, ondan da neticeye intikal ederek mutmain olsun.

Hem sonra, istifham ile müsavât arasındaki alâka ve münasebet ise, bu onu, oda bunu tezammun etmiş olmasıdır. Zira sâilin (sual edenin) bilgisinde, varlık ile yokluk mütesavîdir. (Yani bilmediği için sual soranın ilim ve bilgisinde sorduğu şeyin varlık ve yokluğu birdir) Hem çoğu kere şu zımnî müsavat, benzeri istifhamlara cevap makamında da oluyor..

4 Eğer desen: Neden ayet, ö

ءَاَنْذَرْتَهُمْ

de inzarı mâzî siğası suretiyle ibarelendirmiş?..

Yükleniyor...