evaben sana denilirki: O imanın tafsilatını öğrenmekle mükellef değillerdir ki muhal lâzım gelsin.

Sonra, ayetteki

كَفَرُوا

Lafzının iradında bir fiil-i mazî vardırki; onlar hakkın ayan-beyan tebeyyününden sonra, küfrü kendi ihtiyarlarıyla seçmiş olduklarına işarettir. Bundan dolayı da inzarın artık faidesi olmaz diye işaret veriyor.

Ammaö

سَوَاءٌ

lafzı ise, bir mecazdırki der: “Ey Resul-ü Kerim! Senin onları korkutarak inzar etmen, faidesizlik içinde bir adem-i inzar gibidir.” Başka bir ifade ile: “Faidesizliğinden dolayı, ya da sahih olan bir inzarın adem-i vuku’undan ötürü, inzar etmemiş gibi olursun.” Yani: o durumda inzar etmek veya etmemek için mûcip bir sebep kalmaz ve yoktur.

Ammaö

عَلَيْهِمْ

de ise, şöyle bir îma vardır ki; onlar yere, dünyaya ebedî salıvermişler gibi yapışmışlardır da, başlarını kaldıramıyorlarki, âmirlerinin sözlerine kulak versinler.

Ayrıca

عَلَيْهِمْ

de şöyle bir remiz de vardır ki, lisan-ı remziyle der: “Ey Resûl-i kerim! tebliğ vazifesini yapmak veya yapmamak hususunda senin cânibinden müsavi değildir. Belki müsavilik ise, onlara göre faidesizlik cânibindendir. Çünki, tebliğde senin için hayır vardırki,

Yükleniyor...