7- Eğer desen: Küfür bir cehil, bir bilmezlik olduğu halde,
{ Bakara Sûresi, ayet:146 –Mütercim–}
يَعْرِفُونَهُ كَمَيَعْرِفُونَ اÏبْنَٓءَهُمْ
denilmiş. Yani: “Peygamberimizi kabul etmeyip inkar eden ehl-i kitap, onu kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanıyorlar” bu ikisi arasında muvafakat ve uygunluk nedir? Nasıldır?..
ana cevaben denilir: Küfür iki kısımdır. Birinci kısmı: Cehlîdir, bilmezliğe dayanır.. İnkâr eder, çünkü bilmez. İkinci kısmı: Temerrüdî ve inadîdir.. Bilir ve tanır, lâkin kabul etmez. Yakini gelir, Tasdik eder, amma vicdanı iz’an etmez. Ve hakeza, feteemmel!
8- Eğer desen: Şeytanın kalbinde ma’rifet var mı dır?!.
evaben sana denilir: Hayır, yoktur. Zira, onun kalbi, fıtrileşmiş olan sanatı hükmüyla daima idlal etmekle meşgul olduğu, aklı da mütemadiyen küfrü telkin etme tesavvuruyla uğraştığından; hiçbir zaman kalbinden bu meşguliyet kesilmez ve aklından da şu tesavvur zail olmaz, ta ki marifet
{ Marifetin izahı şöyledir: “Marifet, bir şeyi sıfatlarıyla, ayrıntılarıyla idrak edip tanımaktır. İlim ise, ancak külliyât ve mürekkebat halindeki eşyayı bilmektir. Bundan dolayıdır ki denilir: Ben Allahı ilim ile değil, marifet ile tanıdım.” (El Muhit-ül Muhit B. Bistami sh: 594) –Mütercim–}
gelsin de kalb ve aklına girsin, yerleşsin.
9- Eğer desen: Küfür kalbe ait bir sıfattır. Acaba zünnarı kuşanmak ve zünnara kıyaslanmış olan şapkayı başa takmak nasıl küfür olabilir?..
evaben sana denilir ki: Şeriat, gizli olan iş ve emirlere, emarelerle itibar eder. Hatta bu gibi mevzu’larda zahirî sebepleri illetler makamında ikame eyler. Buna göre; zünnarın bazı nevileri Rukû’ün tamamlanmasına mani’ olduğundan kuşanmak; ve sucûd’un tamamına engel olan şapkayı başa takmak; ubudiyetten istiğnaya alamet olduğu ve keferelere benzemekle, meslek ve milliyetlerini istihsanı îma ettiği için, şeriatça küfrüne hüküm edilmiştir.
İşte, gizli ve saklı vaziyette bulunan bir emr’in, durum ve ya halın yok olduğuna ve ya mevcud olmadığına kat’î olarak hükmedilmedikçe, onun zahirdeki alametiyle hüküm edilir.
{ Bakara Sûresi, ayet:146 –Mütercim–}
يَعْرِفُونَهُ كَمَيَعْرِفُونَ اÏبْنَٓءَهُمْ
denilmiş. Yani: “Peygamberimizi kabul etmeyip inkar eden ehl-i kitap, onu kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanıyorlar” bu ikisi arasında muvafakat ve uygunluk nedir? Nasıldır?..
ana cevaben denilir: Küfür iki kısımdır. Birinci kısmı: Cehlîdir, bilmezliğe dayanır.. İnkâr eder, çünkü bilmez. İkinci kısmı: Temerrüdî ve inadîdir.. Bilir ve tanır, lâkin kabul etmez. Yakini gelir, Tasdik eder, amma vicdanı iz’an etmez. Ve hakeza, feteemmel!
8- Eğer desen: Şeytanın kalbinde ma’rifet var mı dır?!.
evaben sana denilir: Hayır, yoktur. Zira, onun kalbi, fıtrileşmiş olan sanatı hükmüyla daima idlal etmekle meşgul olduğu, aklı da mütemadiyen küfrü telkin etme tesavvuruyla uğraştığından; hiçbir zaman kalbinden bu meşguliyet kesilmez ve aklından da şu tesavvur zail olmaz, ta ki marifet
{ Marifetin izahı şöyledir: “Marifet, bir şeyi sıfatlarıyla, ayrıntılarıyla idrak edip tanımaktır. İlim ise, ancak külliyât ve mürekkebat halindeki eşyayı bilmektir. Bundan dolayıdır ki denilir: Ben Allahı ilim ile değil, marifet ile tanıdım.” (El Muhit-ül Muhit B. Bistami sh: 594) –Mütercim–}
gelsin de kalb ve aklına girsin, yerleşsin.
9- Eğer desen: Küfür kalbe ait bir sıfattır. Acaba zünnarı kuşanmak ve zünnara kıyaslanmış olan şapkayı başa takmak nasıl küfür olabilir?..
evaben sana denilir ki: Şeriat, gizli olan iş ve emirlere, emarelerle itibar eder. Hatta bu gibi mevzu’larda zahirî sebepleri illetler makamında ikame eyler. Buna göre; zünnarın bazı nevileri Rukû’ün tamamlanmasına mani’ olduğundan kuşanmak; ve sucûd’un tamamına engel olan şapkayı başa takmak; ubudiyetten istiğnaya alamet olduğu ve keferelere benzemekle, meslek ve milliyetlerini istihsanı îma ettiği için, şeriatça küfrüne hüküm edilmiştir.
İşte, gizli ve saklı vaziyette bulunan bir emr’in, durum ve ya halın yok olduğuna ve ya mevcud olmadığına kat’î olarak hükmedilmedikçe, onun zahirdeki alametiyle hüküm edilir.
Yükleniyor...