irinci Nükte:

اِنَّ

ile ilgili belağat nüktesi şöyledir ki:

اِنَّ

nin şe’ni, karakteri; hakikata nüfûz etmek üzere, sathı delip geçmek ve hükmü ona ulaştırmaktır ki, adeta

اِنَّ

harfi, da’vanın ırkı ve damarlarıdır da, hak ile ittisal peyda etmiştir. Mesela:

اِنَّ هَذَاهَكَذَا

Yani: “Şu hüküm ve bu da’va; hayalî bir şey değil, uydurulmuş bir da’va da değil, hakikatsiz itibarî bir mesele de değil, aslî olmayıp ihdas edilmiş bir iş de değil; belki o, carî ve sabit hakaiktandır.” Demek ki, tahkik işlerinde kullanılan

اِنَّ

harfi, şu mezkûr hakikat ve hâsiyete unvan olduğu için, ona: “Tahkik” “inne”si denilmiştir.

Amma buradaki makama göre

اِنَّ

nüktesinin hususîliği budur ki:

اِنَّ

nin şe’ni ve hâsiyeti, tahkik aleti olarak şek ve inkârı reddetmek olduğundan; muhatab’ın yanında bu şek ve inkâr olmadığı halde, bu makamda onun kullanılması; Hz. Peygamberin (A.M.) onların (yani, imana gelmemiş kimselerin) imanları için gösterdiği şiddetli hırsa işaret etmek içindir.

�kinci Nükte:

اَلَّذِينَ

de olan belağat nüktesine gelince, bilmiş ol ki:

اَلَّذِينَ

nin şe’ni, vazifesi odur ki; göz ile görülmeden önce, akl ile hissedilebilen, amma henüz yeni yerleşmiş ve tam oturmamış, belki bazı eşyanın imtizacından ve bir takım sebeplerin birbirine tutunmalarından –bir çeşit garipliğiyle beraber– tevellüd eden yeni ve taze hakikata işaret etmektir. Bundandır ki; hakikatlerin, yeni yeni gelip tazelenen inkılaplarında, işaret ve tasvir’in vasıtaları arasından

اَلَّذِينَ

lafzı lisanlara en çok kolay gelir ve kelamda onun deveranı en fazla olmuş olur.


Yükleniyor...