اِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُوءْمِنُونَ

Bakara/6

Bu ayetin önceki ayetle olan diziliş vechi:

Evvela: Bilmiş olasın ki: Zat-ı Ehad olan Cenab-ı Hak Teâlanın kendi ezelî âlem-i sıfatında iki çeşit tecellisi vardır; Celalî ve Cemalî tecellileri… İşte, bu iki tecellî ile ef’al sıfatı aleminde mütecellî olduğu zaman; lütûf ve kahr, hüsün ve heybet tezahür ederler.

Sonra, aynı bu iki tecellî ile fiiller alemine mün’atıf olup eğildiğinde; tahliye

تَحليه

ve tahliyye

ستَخليه

tezyin ve tenzih fiilleri doğmaya başlarlar.

Sonra, bu iki tecellî, eserler aleminden alem-i uhreviye intiba’ eyleyip tecellîye başladığında, lütûf; Cennet ve nur olarak.. Kahr dahi; Cehennem ve ateş şeklinde tecellî ederler.

Sonra, bu iki tecellî, zikir aleminde in’ikâs’a başlayınca, zikir; hamd ve tesbih olarak ikiye bölünüp ayrılırlar.

Sonra, bu ikisi, kelam aleminde temessül eylemeleriyle, kelam; emir ve nehiy olarak tenevvü’ ederler.

Sonra, bu iki tecellî, irşad aleminde irtisam eylemeye başladığında, ikiye bölünerek, bir kısmı; terğip ve terhib.. diğer kısmı da, tebşir ve inzar olarak tezahür ederler.

Sonra, bu iki tecellî, vicdanlara yöneldiğinde; reca ve havf olarak doğmağa başlarlar.. Ve hakeza!..

Hem sonra, irşadın şeni; reca ve havf ortasında muvazeneyi idame ettirmektir ki; reca tarafı; kuvvelerini sarf etmek üzere kişiyi ona çalışmaya davet etsin. Havf yanı ise; onu,kendini gevşek ve serbest bırakmak suretiyle, haddi tecavüzden men’ etmeye çağırsın ki, Rahmetten ümidini kesipte hasretkeş bir tarzda yerinede oturmuş olmasın. Aynı zamanda, azab-ı İlahîden emin olmakla, zulme ve laubaliliğe düşmesin.

Yükleniyor...