İşte bu on deliller

تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَةٌ

{ Bakara Sûresi, ayet 197 MütercimM}

sırrına mazhar olarak, saadet-i ebediyenin anahtarları ve o Cennetin kapılarıdırlar.

BÜRHANLARIN TAVZİH İLE BEYANLARI

BİRİNCİ BÜRHANIN DEVAMI

Eğer şu kâinat, saadet-i ebediyeye doğru dalgalanarak gitmezse ve orada istikrar bulup neticelenmezse, ondaki nizam ve intizam, -ki onun Sani’i akılları hayrette bırakacak tarzda bir nizamı onda mükemmelleştirmiş iken- zaif ve aldatıcı bir suretten ibaret kalır.. ve o nizamdaki bütün maneviyat, rabıtalar, nisbet ve münasebetler hebaen mensuraya mazhar olur giderler. Demek ki; o nizamın nizamı, ancak saadet-i ebediye ile buluşup bitiştiği zaman nizam olabilir. Yani, o nizamdaki ince ma’na nükteleri ve maneviyatı ancak âlem-i ahirette sünbüllenebilirler. Aksi halde bütün o maneviyat ve manalar sönecek, umum rabıtalarda kopacak, nisbet ve münasebetler parçalanacak.. ve bu muhkem nizam dahi havaya savurulup gidecektir. Halbuki mevcut nizamın içinde saklı bulunan kuvvet ve çok muhkemlik, en yüksek savtiyle bağırmaktadır ki: “şu nizamın şe’ni, böyle parçalanıp boşuna dağılmak değildir.

İKİNCİ BÜRHAN

İnayet-i ezeliyenin timsali olan Hikmet-i tamme ki, umûm ilim ve fenlerin şehadetiyle bütün nevilerde, mevcudiyeti muhakkak olan belki herbir cüz’isinde maslahatlar, yararlıklar ve hikmetlere riayetiyle; saadet-i ebediyenin kudumunu, geleceğini müjdelemektedir. Yoksa, eğer saadet-i ebediye olmazsa ve gelmezse; bedahet ve âyanlığı, bizi varlıkları hakkında ikrar ettirmeğe mecbur eyliyen şu göz önündeki hikmetler ve faidelerin inkârı lazım gelecektir. Evet, -bilfarz- saadet-i ebediyenin gelmemesi durumunda, o faideler faidesizlik, hikmetler hikmetsizlik ve maslahatlar maslahatsızlık olmuş olurlar. Bu ise, ancak bir safsata olabilir.

Yükleniyor...