HAŞİR MESELESİ

وَبِاْÀلاخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ

Ey aziz bilmiş ol ki; şu ayetin meali , Kur’an’ın mecmuundaki dört meşhur maksadlardan dördüncü maksaddır ki, o da “Haşir Meselesi”dir. Şu haşir mevzuuna dair Kur’an’ın nazmından istifade ederek, başka bir kitapta

{ Bu kitap –Allah ü alem– İşarat-ül İ’cazdan evvel te’lif edilerek tabedilmiş olan “Muhakemat” kitabıdır. Ancak ilk matbu’ İşarat-ül İ’cazın kenarında elle yazılmış bir yazıda şöyle: “Şu ayetin hakikî tefsiri Onuncu Sözdür. Çünkü o, haşri gelecek bahar katiyetinde ispat etmiştir.” sMütercimM}

zikrettiğimiz “On Bürhan”ların burada hülasasının kaydı münasib görülmüştür.

Haşir, (öldükten sonra, cesediyle beraber yeniden dirilme) şeksiz haktır ve mutlaka gerçekleşecektir. Evet, çünki: Kâinatta en mükemmel ve kasdî bir nizam mevcuddur ve vardır. Hem hilkatte (kâinatın yaradılış proğramında) tam bir hikmet ve yerli yerincelik bulunmaktadır. Hem âlem içinde asla abesiyet yoktur. Hem fıtratta hiç israf bulunmamaktadır. İşte bu şahidleri tezkiye eden şey, bütün ilim dalları olan fenlerle yapılmış derin araştırma ve tam istikra’dır, ki herbiri kendi mevzuunun çeşidine göre o nizamın sıdkına birer şahittir. Hem birçok nevi’lerde vaki’ olmakta olan –gün, sene ve benzeri şeyler– nev’î birer kıyamet-i mükerreredir. Hem beşerin isti’dad cevheri de haşre remzetmektedir. Ve keza, beşerin pek çok âmal ve meyillerinin tenahîsizliği de ona işaret ediyor. Ve keza, Sani-i Hakîmin rahmeti de haşri telvih ediyor. Ve hem Resul-u Sadık’ın (A.S.M.) lisanı onu tasrih ediyor. Ve keza: Mu’ciz olan Kur’an’ın

وَ قَدْ خَلَقَكُمْ اَطْوَارًا

{ Nuh Sûresi ayet 14 Mütercimc}

ve

وَ مَا رَبُّكَ بِظَلَّا مٍ لِلْعَبِيدِ

{ Fussilet Sûresi ayet 46 Mütercimc}

ve emsali ayetlerde kat’i beyanı ona şehadet ediyor.

Yükleniyor...