ulaşılamıyordu. Sonra vaktaki zaman-ı Saadette ve daha sonrasında, insan âlemi bir derece intibaha geldi.. Ve birbirleriyle müdavele-i efkâr ve tabiatlarının döğüşüm ve değişim mübadelesiyle ittihad etmeye meyillendi. Hem milletlerin birbirleriyle ihtilat ve muhabereler etmeleriyle ve birbirlerinin hal ve vaziyetlerini taharriye başalmalarıyla, hatta zamanın bir çok muhabere ve münakaleleri vasıtalarıyla çalkalanması sebebiyle; Küre-i arz adeta bir tek memleket gibi.. Ve sonra bir tek vilayet gibi.. ve sonra bir tek belde halini alması neticesi, ehl-i dünya arasında Sıla-ı rahm başlamış oldu. Ve o halde, artık tek bir davet ve yalnız bir tek peygamber hepsine kafi geldi.
Amma
مِنْ قَبْلِكَ
cümlesinin (5) rakamlı beşinci maksadı koklattırmasının vechi ise, şöyledir:
مِنْ قَبْلِكَ
deki
اِلٰي س مِنْ
ya, yani nihayete.. Nihayet olan “ilâ” ise, “iğna”ya, yani kâfiliğe ima ettiği sezilmektedir. Yani: “Ya Muhammed! Senden öncekilerden tut, ta bu işin seninle kâfi gelmesine kadar” diye bir manayı sezdirmektedir. Yani Senin Kudum’un ve teşrifinle, artık peygamberlik son bulmuştur. Çünki, senin şeriatın kâfi ve her şeye yeterli gelmiştir.” İşte bu mana ile, Hazret-i Muhammedin (A.S.M.) şeriatı son olması hasebiyle, eski şeriatları neshetmiş olduğuna ve iğna ve kâfiliğiyle de umum o şeriatları kendisinde toplamış olduğuna ima etmektedir.
Ey aziz! Bil ki: nazar-ı belağat yanında şu
مِنْ قَبْلِكَ
cümlesinin mezkûr letaifleri çekip emdiğine dair emare şudur: Yukarıda zikri geçen “Beş maksad” lar, bu ayetlerin (Yani, sûrelerin başından buraya kadarki ayetlerin) altlarından akan nehirler gibidir. Hatta öyle ki o beş maksadlardan birisi, mesela şu maksad, bir ayetten kemaliyle feveran ettiği gibi; öbür maksadda tamamiyle bir başka ayetten nebeân etmektedir. Keza o beş maksaddan mesela şu, bütün ağırlığı ve taraflarıyla bir başka ayetten tecelliî eyler ve hâkeza!.. İşte bu ayet gibi diğer herhangi bir ayetin sathına çıkan en edna bir tereşşüh dahi, ayetteki kelimelerin tüm damarları da, aynî o suyun menba’ı ile, temasları olduğunu ima eder. Hem dahi şunun gibi manalar, maksada doğru sevkedip götüren diğer ayetlerde de sünbüllenmektedirler.
Amma
مِنْ قَبْلِكَ
cümlesinin (5) rakamlı beşinci maksadı koklattırmasının vechi ise, şöyledir:
مِنْ قَبْلِكَ
deki
اِلٰي س مِنْ
ya, yani nihayete.. Nihayet olan “ilâ” ise, “iğna”ya, yani kâfiliğe ima ettiği sezilmektedir. Yani: “Ya Muhammed! Senden öncekilerden tut, ta bu işin seninle kâfi gelmesine kadar” diye bir manayı sezdirmektedir. Yani Senin Kudum’un ve teşrifinle, artık peygamberlik son bulmuştur. Çünki, senin şeriatın kâfi ve her şeye yeterli gelmiştir.” İşte bu mana ile, Hazret-i Muhammedin (A.S.M.) şeriatı son olması hasebiyle, eski şeriatları neshetmiş olduğuna ve iğna ve kâfiliğiyle de umum o şeriatları kendisinde toplamış olduğuna ima etmektedir.
Ey aziz! Bil ki: nazar-ı belağat yanında şu
مِنْ قَبْلِكَ
cümlesinin mezkûr letaifleri çekip emdiğine dair emare şudur: Yukarıda zikri geçen “Beş maksad” lar, bu ayetlerin (Yani, sûrelerin başından buraya kadarki ayetlerin) altlarından akan nehirler gibidir. Hatta öyle ki o beş maksadlardan birisi, mesela şu maksad, bir ayetten kemaliyle feveran ettiği gibi; öbür maksadda tamamiyle bir başka ayetten nebeân etmektedir. Keza o beş maksaddan mesela şu, bütün ağırlığı ve taraflarıyla bir başka ayetten tecelliî eyler ve hâkeza!.. İşte bu ayet gibi diğer herhangi bir ayetin sathına çıkan en edna bir tereşşüh dahi, ayetteki kelimelerin tüm damarları da, aynî o suyun menba’ı ile, temasları olduğunu ima eder. Hem dahi şunun gibi manalar, maksada doğru sevkedip götüren diğer ayetlerde de sünbüllenmektedirler.
Yükleniyor...