dört talebe eski zamandaki Said’in talebeleri gibi yanıma gelip, eski medresedeki gibi bir ders verip, onlar da o ders içinde kısmen tercüme, kısmen izah suretinde yazılması rahmet ve tevfik-i İlahî’den niyaz ediyorum.
{ Az üstte bahsi geçen Bedreli Sabri Hoca’ya verilen takrirli ders ile bu niyaz’ın kabul ucu görünmüştür.
÷MütercimM}
Arabîsini İstanbul tab’edecek ve yazacağımız tercüme ve izahı Medreset-üz Zehra erkânları yazacaklar inşaallah...
{ Mufassal Tarihçe –A.B.– 2.Baskı sh: 2034 Ve mealiyle aynı manada, fakat talebelerinin imzalarıyla Emirdağ Lâhikası-ll sh: 85-86 da bir mektupta bulunmaktadır. –Mütercim–}
İşte, Hz. Üstad’ın bu mektubundaki istek ve arzusundan sonra –kuvvetli tahmini ile– Bedreli Santral Sabri Hoca ile Barlalı Sıddık Süleyman’a mezkûr on iki sahifelik kısmını ders vermiş, sonrası olmamış, öylece kalmıştır. Amma bir müddet sonra, tercüme vazifesini kendi kadeşi Molla Abdülmecid Efendi’ye tevdi’ buyurmuştur. Seyda Molla Abdülmecid ise; yaşlılığı, kederdarlığından ilkbaşta mazeret beyan etmişsede, Hz. Üstad, bu büyük hayrı ona yüklemiştir.
Lâkin Seyda Molla Abdülmecid Efendi, Hz. Üstad’ın yanında nazdarlığı, serbestliği hesabiyle; İşarat-ül İ’caz’ın tercümesini cümle-cümle, kelime-kelime, harf harf takip ederek değil, serbest tercüme denilen usul ve uslûpla yürütmüştür. Mesnevî-i Arabî’yi de aynı tarzda tercüme etti. Hz. Üstad’ın üstteki mektubunda işaret buyurulduğu tarzda: “Cümleleri bir derece izah” arzusu da; –Arabî metne nazaran– tam olarak yerine getirilerek değil, bazı yerlerde Arabî metnin aynı tercümesinden çok, Nahvî bir takım izah ve yorumlar getirmiştir. Ayrıca Seyda Molla Abdülmecid’in serbest olan tercümesi, yer yer cümle veya bahsin tamamından umumî bir mefhum mâna alınmış, bazı yerlerde de atlamalar olmuştur.
Amma herşeye rağmen, bu mübarek ve ihlaslı tercüme, elli seneye yakın zamandan beri tedavülde kalmış ve pek çok istifadelere medar olmuş ve olmaktadır. Cenab-ı Allah merhum Seyda-yı Molla Abdülmecid’den ebeden razı olsun. Amin...
{ Az üstte bahsi geçen Bedreli Sabri Hoca’ya verilen takrirli ders ile bu niyaz’ın kabul ucu görünmüştür.
÷MütercimM}
Arabîsini İstanbul tab’edecek ve yazacağımız tercüme ve izahı Medreset-üz Zehra erkânları yazacaklar inşaallah...
{ Mufassal Tarihçe –A.B.– 2.Baskı sh: 2034 Ve mealiyle aynı manada, fakat talebelerinin imzalarıyla Emirdağ Lâhikası-ll sh: 85-86 da bir mektupta bulunmaktadır. –Mütercim–}
İşte, Hz. Üstad’ın bu mektubundaki istek ve arzusundan sonra –kuvvetli tahmini ile– Bedreli Santral Sabri Hoca ile Barlalı Sıddık Süleyman’a mezkûr on iki sahifelik kısmını ders vermiş, sonrası olmamış, öylece kalmıştır. Amma bir müddet sonra, tercüme vazifesini kendi kadeşi Molla Abdülmecid Efendi’ye tevdi’ buyurmuştur. Seyda Molla Abdülmecid ise; yaşlılığı, kederdarlığından ilkbaşta mazeret beyan etmişsede, Hz. Üstad, bu büyük hayrı ona yüklemiştir.
Lâkin Seyda Molla Abdülmecid Efendi, Hz. Üstad’ın yanında nazdarlığı, serbestliği hesabiyle; İşarat-ül İ’caz’ın tercümesini cümle-cümle, kelime-kelime, harf harf takip ederek değil, serbest tercüme denilen usul ve uslûpla yürütmüştür. Mesnevî-i Arabî’yi de aynı tarzda tercüme etti. Hz. Üstad’ın üstteki mektubunda işaret buyurulduğu tarzda: “Cümleleri bir derece izah” arzusu da; –Arabî metne nazaran– tam olarak yerine getirilerek değil, bazı yerlerde Arabî metnin aynı tercümesinden çok, Nahvî bir takım izah ve yorumlar getirmiştir. Ayrıca Seyda Molla Abdülmecid’in serbest olan tercümesi, yer yer cümle veya bahsin tamamından umumî bir mefhum mâna alınmış, bazı yerlerde de atlamalar olmuştur.
Amma herşeye rağmen, bu mübarek ve ihlaslı tercüme, elli seneye yakın zamandan beri tedavülde kalmış ve pek çok istifadelere medar olmuş ve olmaktadır. Cenab-ı Allah merhum Seyda-yı Molla Abdülmecid’den ebeden razı olsun. Amin...
Yükleniyor...