اِلَيْكَ
bu incelik ve derinlikleri müştemil bulunmuş olmasına nazaran, bu kelam, yani
بِمَا اُنْزِلََ مِنْ قَبْلِكََ
kelamı, îcazı’ın nihayet hududunda olduğu zâhir olmuş oluyor.
وَمَا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ
cümlesine gelince, bilmiş ol ki: bu gibi tavsifatlar, (Yani: “Senden evvel gelen peygamberlere nazil olmuş kitaplar diye” olan tavsifat) bir teşviki tazammun ediyorlar. Teşvik ise, inşaî hükümleri tazammun eyler. Yani mesela: “Şöyle şöyle iman ediniz ve tefrikaya düşmeyiniz!” gibi hükümler.
Sonra:
وَمَا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ
nın şu nazm, diziliş ve bağlanışında dört ayrı letaif bulunmaktadır.
irincisi: Medlul’un delil üzerine olan atfıdır. Yani: delil ile ispatı yapılmış olan eski peygamberlerin ve kitaplarının medlulu,
بِمَا اُنْزِلَ اِلَيْكَ
ye atfedilmiş olmasıdır. Yani –mealiyle– şöyle demektedir ki: “Ey insanlar. Kur’ana iman ettiğinizde, münzel olan sabık kitaplara dahi iman ediniz! Çünkü Kur’an, o kitapların hem tasdikcisi, hem de onların hak olduklarının şâhididir.
{ Bakara sûresi, ayet: 97 –Mütercim–}
مُصَدِّقً لِمَ بَيْنَ يَدَيْهِ
ayeti bu hükmün delilidir. (Bu ayetin delil olduğu şu noktadandır, ayetin tamamı mealen) Şöyle
Yükleniyor...