yuvarlandım; hasenat, lezzat dağıldı kaldı. Seyyiat, âlâm toplandı, yüklendi. Nasıl ki şimdi o merhalelerde daima ben benim.
Öyle de: Mevtimle gelecek menzillerde de yine ben benim. Lâkin her senede şu menzilhanelerdeki zerrat, iki muhaceret-i umumî yaptığından, ene dahi libasını değiştirir; yırtılmış Said'i atar, yeni Said'i giyer.
* * *
"İn'ikas (*) ya hüviyeti veya hüviyetle hasiyeti veya hüviyetle mahiyeti tutar."
{(*) Tulûât'ın âhirine dikkat. -Müellif-}
Biri birinden eltaf ve eşeff kudretin çok âyineleri vardır. Camdan suya, sudan havaya, havadan esîre, esîrden âlem-i misale, hattâ zamana, hattâ fikre ilââhir.. tenevvü' ediyor. Suda kesifin aksi, aslın aynı değilse, nuranîde gayrı da değil, havada aynıdır.
Hava âyinesinde bir kelime milyonlar kelimat olur. Kudretin şu matbaasında sırr-ı tenasülü, kalem-i sun'-u İlahî acib istinsah ediyor.
فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِق۪ينَ
* * *
MİSLEYN TELAKKİ EDİLEN ZIDDEYN
Zevkî olan sofiye vahdet-ül vücûdu, Allah hesabına kâinatı inkârdır.
Fikrî olan felsefe ve zaîf-ül itikadların lisanında olan vahdet-ül vücûd ise, hâşâ kâinat hesabına Allah'ı inkârdır.
Biri vahdet-üş şuhud, diğeri vahdet-ül mevcudu tazammun eder.
اَيْنَ الثُّرَيَّا مِنَ الثَّرٰى
Nazar mes'ele-i zevkiyede tasarruf etse bozar. Zevkî, keşfî olan emir, nazar-ı fikir mizanı ile tartılmaz, ona inse katılaşır, çirkinleşir.
Öyle de: Mevtimle gelecek menzillerde de yine ben benim. Lâkin her senede şu menzilhanelerdeki zerrat, iki muhaceret-i umumî yaptığından, ene dahi libasını değiştirir; yırtılmış Said'i atar, yeni Said'i giyer.
"İn'ikas (*) ya hüviyeti veya hüviyetle hasiyeti veya hüviyetle mahiyeti tutar."
{(*) Tulûât'ın âhirine dikkat. -Müellif-}
Biri birinden eltaf ve eşeff kudretin çok âyineleri vardır. Camdan suya, sudan havaya, havadan esîre, esîrden âlem-i misale, hattâ zamana, hattâ fikre ilââhir.. tenevvü' ediyor. Suda kesifin aksi, aslın aynı değilse, nuranîde gayrı da değil, havada aynıdır.
Hava âyinesinde bir kelime milyonlar kelimat olur. Kudretin şu matbaasında sırr-ı tenasülü, kalem-i sun'-u İlahî acib istinsah ediyor.
فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِق۪ينَ
MİSLEYN TELAKKİ EDİLEN ZIDDEYN
Zevkî olan sofiye vahdet-ül vücûdu, Allah hesabına kâinatı inkârdır.
Fikrî olan felsefe ve zaîf-ül itikadların lisanında olan vahdet-ül vücûd ise, hâşâ kâinat hesabına Allah'ı inkârdır.
Biri vahdet-üş şuhud, diğeri vahdet-ül mevcudu tazammun eder.
اَيْنَ الثُّرَيَّا مِنَ الثَّرٰى
Nazar mes'ele-i zevkiyede tasarruf etse bozar. Zevkî, keşfî olan emir, nazar-ı fikir mizanı ile tartılmaz, ona inse katılaşır, çirkinleşir.
Yükleniyor...