Demek heves, heva, eğlence, sefahetten memzuc olan şaşaa-i medenî, bu dalaletten gelen şu müdhiş sıkıntıya bir yalancı merhem, uyutucu zehirbaz.
Ey aziz arkadaşım! İkinci yolumuzda, o nuranî tarîkte bir haleti hissettik; o haletle oluyor hayat, maden-i lezzet. Âlâm, olur lezaiz.
Onunla bunu bildik ki; mütefavit derecede, kuvvet-i iman nisbetinde ruha bir halet verir. Cesed ruhla mültezdir, ruh vicdanla mütelezziz.
Bir saadet-i âcile, vicdanda münderiçtir; bir firdevs-i manevî, kalbinde mündemiçtir. Düşünmekse deşmektir; şuûr ise, şiar-râz.
Şimdi ne kadar kalb ikaz edilirse, vicdan tahrik edilse, ruha ihsas verilse; lezzet ziyade olur, hem de döner ateşi nur, şitası yaz.
Vicdanda firdevslerin kapıları açılır, dünya olur bir cennet. İçinde ruhlarımız eder pervaz u perdaz, olur şehbaz u şehnaz, yelpaz namaz u niyaz.
Ey aziz yoldaşım! Şimdi Allah'a ısmarladık. Gel, beraber bir dua ederiz, sonra da buluşmak üzere ayrılırız:
اَللّٰهُمَّ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَ آم۪ينَ
* * *
Kıssa-ı Musa'nın Tekrarından çıkan Lemâat-ı İ'caz
اِنَّ قِصَّةَ مُوسٰى اَجْدٰى مَنْ تَفَار۪يقِ الْعَصَا أَخَذَهَا الْقُرْاٰنُ بِيَدِهِ الْبَيْضَٓاءِ فَخَرَّتْ سَحَرَةُ الْبَيَانِ سَاجِد۪ينَ لِبَلَاغَتِهِ الزَّهْرَٓاءِ !
Şu kıssa, Kur'ân'da tekraren zikrolunur. Zîrâ azîm bir kıymeti var. Hakikatı büyüktür, çok esrara maliktir. Te'sis-i İslâmiyet hem tebliğ-i risalet..
Tahammül-ü meşakkat, hem de telkin-i ümmet.. Telakki-i millette, bir üsve-i hasene, hem bir misal-i enseb.. O kıssa-i Musa'dır; esasat-ı Risalet.
Ey aziz arkadaşım! İkinci yolumuzda, o nuranî tarîkte bir haleti hissettik; o haletle oluyor hayat, maden-i lezzet. Âlâm, olur lezaiz.
Onunla bunu bildik ki; mütefavit derecede, kuvvet-i iman nisbetinde ruha bir halet verir. Cesed ruhla mültezdir, ruh vicdanla mütelezziz.
Bir saadet-i âcile, vicdanda münderiçtir; bir firdevs-i manevî, kalbinde mündemiçtir. Düşünmekse deşmektir; şuûr ise, şiar-râz.
Şimdi ne kadar kalb ikaz edilirse, vicdan tahrik edilse, ruha ihsas verilse; lezzet ziyade olur, hem de döner ateşi nur, şitası yaz.
Vicdanda firdevslerin kapıları açılır, dünya olur bir cennet. İçinde ruhlarımız eder pervaz u perdaz, olur şehbaz u şehnaz, yelpaz namaz u niyaz.
Ey aziz yoldaşım! Şimdi Allah'a ısmarladık. Gel, beraber bir dua ederiz, sonra da buluşmak üzere ayrılırız:
اَللّٰهُمَّ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَ آم۪ينَ
Kıssa-ı Musa'nın Tekrarından çıkan Lemâat-ı İ'caz
اِنَّ قِصَّةَ مُوسٰى اَجْدٰى مَنْ تَفَار۪يقِ الْعَصَا أَخَذَهَا الْقُرْاٰنُ بِيَدِهِ الْبَيْضَٓاءِ فَخَرَّتْ سَحَرَةُ الْبَيَانِ سَاجِد۪ينَ لِبَلَاغَتِهِ الزَّهْرَٓاءِ !
Şu kıssa, Kur'ân'da tekraren zikrolunur. Zîrâ azîm bir kıymeti var. Hakikatı büyüktür, çok esrara maliktir. Te'sis-i İslâmiyet hem tebliğ-i risalet..
Tahammül-ü meşakkat, hem de telkin-i ümmet.. Telakki-i millette, bir üsve-i hasene, hem bir misal-i enseb.. O kıssa-i Musa'dır; esasat-ı Risalet.
Yükleniyor...