Matlub da hasıl olur. İbare-i Arabî
{(*) On sene sonra gelen bir hadiseyi hissetmiş, mukabeleye çalışmış -Müellif-}
daha ulvî ediyor tezkiri, hem ihtarı.
Onun için Cum'ada hutbe-i Arabiye; zaruriyatı ihtar, müsellematı tezkir, maâlkifaye olur onun tarz-ı tezkiri.
Nazariyatı talim onda maksud değildir; hem İslâmın vahdanî sîmasında şu Arabî ibare bir nakş-ı vahdettir; kabul etmez teksiri.
* * *
Hadîs Der Âyete: Sana Yetişmek Muhal!
Hadîs ile âyeti müvazene edersen, bilbedahe görürsün; beşerin en beligi, vahyin de mübelliği, o dahi baliğ olmaz
belâgat-ı âyete. O da ona benzemez. Demek ki: Lisan-ı Ahmedî'den gelen herbir kelâm her dem O'nun olamaz.
* * *
Îcaz ile Beyan-ı İ'caz-ı Kur'ân
Bir zaman rü'yada gördüm ki: Ağrı Dağı altındayım. Birden o dağ patladı, dağ gibi taşları âleme dağıttı, sarstı cihanı.
Füc'eten bir adam yanımda peyda oldu. Dedi ki: Îcaz ile beyan et, icmal ile îcaz et, bildiğin enva'-ı i'caz-ı Kur'ânı!
Daha rü'yada iken tabirini düşündüm, dedim: Şuradaki infilâk, beşerde bir inkılaba misal. İnkılabda ise elbet hüda-yı Furkanî,
Her tarafta yükselip hem de hâkim olacak. İ'cazının beyanı, zamanı da gelecek! O sâile cevaben dedim: İ'caz-ı Kur'ânî,
Yedi menabi-i külliyeden tecellî, hem yedi anasırdan terekküb eder.
Birinci Menba':
Lafzın fesahatından selaset-i lisanı:
Nazmın cezaletinden, mânâ belâgatından, mefhumların bedaatından, mazmunların beraâtından, üslûbların garabetinden birden tevellüd eden bârika-i beyanı.
Onlarla oldu mümtezic, mizac-ı i'cazında acib bir nakş-ı beyan, garib bir san'at-ı lisanî. Tekrarı hiç bir zaman usandırmaz insanı.
İkinci Unsur ise:
Umûr-u kevniyede gaybî olan esasat, İlahî hakâikten gaybî olan esrardan, gaybî-yi âsumanî.
{(*) On sene sonra gelen bir hadiseyi hissetmiş, mukabeleye çalışmış -Müellif-}
daha ulvî ediyor tezkiri, hem ihtarı.
Onun için Cum'ada hutbe-i Arabiye; zaruriyatı ihtar, müsellematı tezkir, maâlkifaye olur onun tarz-ı tezkiri.
Nazariyatı talim onda maksud değildir; hem İslâmın vahdanî sîmasında şu Arabî ibare bir nakş-ı vahdettir; kabul etmez teksiri.
Hadîs Der Âyete: Sana Yetişmek Muhal!
Hadîs ile âyeti müvazene edersen, bilbedahe görürsün; beşerin en beligi, vahyin de mübelliği, o dahi baliğ olmaz
belâgat-ı âyete. O da ona benzemez. Demek ki: Lisan-ı Ahmedî'den gelen herbir kelâm her dem O'nun olamaz.
Îcaz ile Beyan-ı İ'caz-ı Kur'ân
Bir zaman rü'yada gördüm ki: Ağrı Dağı altındayım. Birden o dağ patladı, dağ gibi taşları âleme dağıttı, sarstı cihanı.
Füc'eten bir adam yanımda peyda oldu. Dedi ki: Îcaz ile beyan et, icmal ile îcaz et, bildiğin enva'-ı i'caz-ı Kur'ânı!
Daha rü'yada iken tabirini düşündüm, dedim: Şuradaki infilâk, beşerde bir inkılaba misal. İnkılabda ise elbet hüda-yı Furkanî,
Her tarafta yükselip hem de hâkim olacak. İ'cazının beyanı, zamanı da gelecek! O sâile cevaben dedim: İ'caz-ı Kur'ânî,
Yedi menabi-i külliyeden tecellî, hem yedi anasırdan terekküb eder.
Birinci Menba':
Lafzın fesahatından selaset-i lisanı:
Nazmın cezaletinden, mânâ belâgatından, mefhumların bedaatından, mazmunların beraâtından, üslûbların garabetinden birden tevellüd eden bârika-i beyanı.
Onlarla oldu mümtezic, mizac-ı i'cazında acib bir nakş-ı beyan, garib bir san'at-ı lisanî. Tekrarı hiç bir zaman usandırmaz insanı.
İkinci Unsur ise:
Umûr-u kevniyede gaybî olan esasat, İlahî hakâikten gaybî olan esrardan, gaybî-yi âsumanî.
Yükleniyor...