Kesretin Tarafeyni Vahdettir
Bir cilve-i tevhiddir ki, kesretin mebdei, vâhid olur münteha, kesbediyor vahdeti.
Bir cilve-i kudrettir kâinattaki kuvvet, bu mütehavvil kuvvet eder kesret vahdeti.
Zerratlara dağılır istihale geçirir. Onda tahassül eder câzibe kataratı.
O lemeât birleşir, Sâni' ondan halk eder, bir câzibe-i umumî, yine kesbediyor vahdeti.
Meziyetin Varsa Hafa Türabında Kalsın; Tâ Neşvünema Bulsun
Ey zîhassa-i meşhure! Taayyünle zulmetme, ger perde-i hafanın altında sen kalırsan, ihvanına verirsin ihsan ve bereketi.
Herbir ihvanın altında sen çıkması, hem de o sen olması imkân ve ihtimali, herbirine celbeder bir nazar-ı hürmeti.
Eğer taayyün edip perde altından çıksan, mükerrem iken altında; üstünde zalim olursun. Güneş iken orada; burada gölge edersin.
İhvanını düşürttürüp hem nazar-ı hürmetten. Demek taayyün ve teşahhus, zalim birer emirdir, sahih doğru böyle ise, hem de böyle görürsün.
Nerede kaldı yalancı tasannu' ve riya ile kesb-i teşahhus-u şöhret? İşte bir sırr-ı azîm ki hikmet-i İlahî, hem o nizam-ı ahsen;
Bir ferd-i fevkalâde, kendi nev'i içinde setr ile perde çeker, bununla kıymet verdirir, hem de eder müstahsen.
İşte sana misali: İnsan içinde veli, ömür içinde ecel, olmuş meçhul ve mühmel. Cum'ada müstetirdir bir saat, kabul olur dua edersen.
Ramazanda münteşir bir leyle-i zû-kadir, esma-ül hüsnada muzmer iksir-i ism-i a'zam. Bu misallerin haşmeti, hem de o sırr-ı hasen,
İbhamda izhar eder, ihfada isbat eder. Meselâ: Ecelin ibhamında bir müvazene vardır; her dakikada tutar ne vaziyet alırsan.
Kefeteyn-i havf u reca, hizmet-i ukba ve dünya; tevehhüm-ü bekaî, lezzet-i ömrü verir. Yirmi sene mübhem bir ömür olsa ahsen;
Yükleniyor...