Zihniyet-i inhisar, hubb-u nefisten geliyor, sonra maraz oluyor; niza ondan çıkıyor. Derd ile dermanlar,
taaddüdü hak olur, hak da taaddüd eder. Hacât ve ağdiyenin tenevvüü hak olur, hak da tenevvü eder.
İstidad, terbiyeler, tekessürü hak olur. Hak da tekessür eder. Bir madde-i vâhide, hem zehir ve hem panzehir.
İki mizaca göre mesail-i fer'îde hakikat sabit değil, izafî ve mürekkeb. Mükellefîn mizaclar
Ona bir hisse verip, ona göre ederek tahakkuk ve terekküb. Her mezhebin sahibi mühmel mutlak hükmeder.
Mezhebinin hududu tayinini bırakır temayül-ü mizaca; taassub-u mezhebî tamime sebeb olur.
Tamimin iltizamı sebeb olur niza'â. İslâmiyet'ten evvel tabakat-ı beşerde derin uçurumlar,
Hem tebaüd-ü âcibi; istedi bir vakitte taaddüd-ü enbiya, tenevvü-ü şerâyi', müteaddid mezhebler.
Beşerde bir inkılab İslâmiyet yaptırdı, beşer tekarüb etti, Şer' etti ittihad, vâhid oldu Peygamber.
Seviye bir olmadı; mezheb taaddüd etti. Terbiye-i vâhide kâfi geldiği zaman, ittihad eder mezhebler...
* * *
İcad ve Cem'-i Ezdadda Büyük Bir Hikmet Var. Kudret Elinde Şems ve Zerre Birdir
Ey birader-i kalb-hüşyar! Ezdadın cem'indendir tecellî-i iktidar; lezzet içinde elem, hayrın içinde şerri.
Hüsnün içinde kubhu, nef'in içinde darrı, nimet içinde nıkmet, nurun içinde nârı bilir misin ki sırrı!.
Hakaik-i nisbiye, sübut takarrür etsin; birşeyde çok şey olsun, bulsun vücûd görünsün. Sür'at-i hareketle bir nokta bir hat olur;
çevirmenin sür'ati yapar bir lem'a-i nur, daire-i nuranî. Hakâik-i nisbiye vazifesi, dünyada taneler sünbül olur.
taaddüdü hak olur, hak da taaddüd eder. Hacât ve ağdiyenin tenevvüü hak olur, hak da tenevvü eder.
İstidad, terbiyeler, tekessürü hak olur. Hak da tekessür eder. Bir madde-i vâhide, hem zehir ve hem panzehir.
İki mizaca göre mesail-i fer'îde hakikat sabit değil, izafî ve mürekkeb. Mükellefîn mizaclar
Ona bir hisse verip, ona göre ederek tahakkuk ve terekküb. Her mezhebin sahibi mühmel mutlak hükmeder.
Mezhebinin hududu tayinini bırakır temayül-ü mizaca; taassub-u mezhebî tamime sebeb olur.
Tamimin iltizamı sebeb olur niza'â. İslâmiyet'ten evvel tabakat-ı beşerde derin uçurumlar,
Hem tebaüd-ü âcibi; istedi bir vakitte taaddüd-ü enbiya, tenevvü-ü şerâyi', müteaddid mezhebler.
Beşerde bir inkılab İslâmiyet yaptırdı, beşer tekarüb etti, Şer' etti ittihad, vâhid oldu Peygamber.
Seviye bir olmadı; mezheb taaddüd etti. Terbiye-i vâhide kâfi geldiği zaman, ittihad eder mezhebler...
İcad ve Cem'-i Ezdadda Büyük Bir Hikmet Var. Kudret Elinde Şems ve Zerre Birdir
Ey birader-i kalb-hüşyar! Ezdadın cem'indendir tecellî-i iktidar; lezzet içinde elem, hayrın içinde şerri.
Hüsnün içinde kubhu, nef'in içinde darrı, nimet içinde nıkmet, nurun içinde nârı bilir misin ki sırrı!.
Hakaik-i nisbiye, sübut takarrür etsin; birşeyde çok şey olsun, bulsun vücûd görünsün. Sür'at-i hareketle bir nokta bir hat olur;
çevirmenin sür'ati yapar bir lem'a-i nur, daire-i nuranî. Hakâik-i nisbiye vazifesi, dünyada taneler sünbül olur.
Yükleniyor...