Adem-i delil, delildir şu adem-i kabule, lâkin kabul-ü adem hem reddir hem inkârdır.

Aksine isbat ister. Menfi isbat edilmez butlan-ı zâtisiyle, ger müntefi olmazsa... Ger adem-i delilse, câiz adem-i kabuldür.

Ger delil-i ademse, olur kabul-ü adem birbiriyle mültebis. Hükümleri ayrıdır, bir şektir, bir inkârdır. İnkâra hakkın yoktur.

Bâzan matlûb vahiddir, delaili kesirdir; biri hatta onu da şüpheyle reddedilse, yine matlûb reddolmaz.

Bazen netice-i hak, delili batıl olur, zihinde onunla durur. Madem netice haktır delile ilişilmez.

* * *


Sevad-ı Âzama İttiba Etmeli

Ey tâlib-i selâmet! Hadis etmiş işaret: Sevad-ı azama et, tebaiyyet, refakat. Emevîlik lakayddı kazandı en nihayet

Ekseriyet-i ümmet; dayandı ehl-i sünnet, oldu ehl-i cemaat. Alevîlikte vardı azîmet ve salâbet.

Ekalliyette kalan bir kısmı en nihayet rafiziliğe dayandı. İşte bir cay-ı dikkat...

* * *


Hakkı Bulduktan Sonra Ehak İçin İhtilafı Çıkarma

Ey talib-i hakikat! Madem hakta ittifak, ehakta ihtilaftır. Bâzan hak, ehaktan ehaktır. Hem de olur hasen, ahsenden ahsen.

* * *


İslâmiyet, Selm ve Müsalemettir; Dâhilde Niza' ve Husumet İstemez

Ey Âlem-i İslâmî! Hayatın ittihadda. Ger ittihad istersen, düsturun bu olmalı:

"Hüvel Hakku" yerine, "Hüve Hakkun" olmalı. "Hüvel Hasen" yerine, "Hüvel Ahsen" olmalı...

Her müslim kendi meslek, mezhebine demeli: "İşte bu haktır, başkasına ilişmem. Başkaları güzelse, benim en güzelidir."

Dememeli: "Budur hak, başkaları battaldır." Ya "Yalnız benimkidir güzeli; başkaları yanlıştır, hem çirkindir."

Yükleniyor...