Ayastafanos'a kadar tek başıma olsun mukabele ederek isbat-ı vücûd edecektim, merdane ölecektim. O vakit dahlim bedihî olurdu. Tahkike lüzum kalmazdı.
İkinci günde ukde-i hayatımız olan itaât-ı askeriyeden sual ettim. Dediler ki: "Askerin zabitleri asker kıyafetine girmiş. İtaat çok bozulmamıştır."
Tekrar sual ettim: "Kaç zabit vurulmuş?" Beni aldattılar, dediler: "Yalnız dört tane. Onlar da müstebid imişler.. Hem de Şeriatın âdâb ve hududu icra olunacak!" Ben de gazetelere baktım; onlar da o kıyamı meşrû gibi tasvir ediyorlar idi. Ben de bir cihetten sevindim. Zîrâ en mukaddes maksadım, şeriatın ahkâmını tamamen icra ve tatbiktir. Fakat itaât-ı askeriyeye halel geldiğinden, nihayet derecede me'yus ve müteessir oldum. Ve umum gazetelerle askere hitaben neşrettim ki:
"Ey askerler! Zabitleriniz bir günah ile nefsine zulmediyorlarsa, siz o itaâtsızlıkla otuz milyon Osmanlı ve üçyüz milyon nüfus-u İslâmiyenin birer birer haklarında zulmediyorsunuz. Zîrâ umum İslâm ve Osmanlıların haysiyet ve saadet ve bayrak-ı tevhidi sizin itaâtınız ile kaimdir. Hem de şeriat istiyorsunuz, fakat itaâtsızlıkla Şeriata şiddetli muhalefet ediyorsunuz."
Ben onların hareketini ve şecaatlarını okşadım. Zîrâ efkâr-ı umumiyenin yalancı tercümanı olan cerideler, nazarımıza hareketlerini meşrû göstermiştiler. Ben de takdirle beraber, nasihatı bir derece tesir ettirdim. İsyanı bir derece bastırdım. Yoksa böyle âsân olmazdı. Ben ki bilfiil tımarhaneyi ziyaret etmiş bir adamım, "Böyle işler neme lâzım, akıllılar düşünsün" demediğimden cinayet ettim...
ONUNCU CİNAYET:
Harbiye nezaretindeki asakir içine Cuma günü ulema ile beraber gittim. Gayet müessir nutuklarla sekiz tabur askeri itaâta getirdim. Nasihatımın tesirini sonradan gösterdiler. İşte nutkun sureti:
Ey asakir-i muvahhidîn! Otuz milyon Osmanlı ve üçyüz milyon İslâmın nâmus ve haysiyeti ve saâdeti ve bayrak-ı tevhidi, sizin itaâtınızla vâbestedir. Sizin bir zabitiniz bir günah ile kendi nefsine zulmetse, siz bu itaâtsizlikle üçyüz milyon İslâma zulüm ediyorsunuz. Zîrâ bu itaâtsizlikle hayat-ı İslâmı tehlikeye atıyorsunuz. Biliniz ki: Asker ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Bir çark itaâtsizlik etse, bütün fabrika
İkinci günde ukde-i hayatımız olan itaât-ı askeriyeden sual ettim. Dediler ki: "Askerin zabitleri asker kıyafetine girmiş. İtaat çok bozulmamıştır."
Tekrar sual ettim: "Kaç zabit vurulmuş?" Beni aldattılar, dediler: "Yalnız dört tane. Onlar da müstebid imişler.. Hem de Şeriatın âdâb ve hududu icra olunacak!" Ben de gazetelere baktım; onlar da o kıyamı meşrû gibi tasvir ediyorlar idi. Ben de bir cihetten sevindim. Zîrâ en mukaddes maksadım, şeriatın ahkâmını tamamen icra ve tatbiktir. Fakat itaât-ı askeriyeye halel geldiğinden, nihayet derecede me'yus ve müteessir oldum. Ve umum gazetelerle askere hitaben neşrettim ki:
"Ey askerler! Zabitleriniz bir günah ile nefsine zulmediyorlarsa, siz o itaâtsızlıkla otuz milyon Osmanlı ve üçyüz milyon nüfus-u İslâmiyenin birer birer haklarında zulmediyorsunuz. Zîrâ umum İslâm ve Osmanlıların haysiyet ve saadet ve bayrak-ı tevhidi sizin itaâtınız ile kaimdir. Hem de şeriat istiyorsunuz, fakat itaâtsızlıkla Şeriata şiddetli muhalefet ediyorsunuz."
Ben onların hareketini ve şecaatlarını okşadım. Zîrâ efkâr-ı umumiyenin yalancı tercümanı olan cerideler, nazarımıza hareketlerini meşrû göstermiştiler. Ben de takdirle beraber, nasihatı bir derece tesir ettirdim. İsyanı bir derece bastırdım. Yoksa böyle âsân olmazdı. Ben ki bilfiil tımarhaneyi ziyaret etmiş bir adamım, "Böyle işler neme lâzım, akıllılar düşünsün" demediğimden cinayet ettim...
ONUNCU CİNAYET:
Harbiye nezaretindeki asakir içine Cuma günü ulema ile beraber gittim. Gayet müessir nutuklarla sekiz tabur askeri itaâta getirdim. Nasihatımın tesirini sonradan gösterdiler. İşte nutkun sureti:
Ey asakir-i muvahhidîn! Otuz milyon Osmanlı ve üçyüz milyon İslâmın nâmus ve haysiyeti ve saâdeti ve bayrak-ı tevhidi, sizin itaâtınızla vâbestedir. Sizin bir zabitiniz bir günah ile kendi nefsine zulmetse, siz bu itaâtsizlikle üçyüz milyon İslâma zulüm ediyorsunuz. Zîrâ bu itaâtsizlikle hayat-ı İslâmı tehlikeye atıyorsunuz. Biliniz ki: Asker ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Bir çark itaâtsizlik etse, bütün fabrika
Yükleniyor...