Hakim-i Ezelî, inâyet ve hikmet-i ezeliyesinin iktizasıyla şu dünyayı tecrübe ve imtihana meydan olmak için yarattı. Tecrübe ve imtihan neşv u nemaya sebeptir. O neşv u nema, isti'dadatın inkişafına sebeptir. O inkişâf, kabiliyatın tezahürüne sebepdir. O tezahür, hakâik-i nisbiyenin zuhûruna sebeptir. O hakâik-i nisbiye, ahirette hakâik-i hakikiyeye inkılâb ettiği gibi; dünyada da bütün kâinatın revabıtı ve tutkalı hükmünde olan meratib-i nisbiyenin takarruruna sebeptir.

İşte bu sırr-ı imtihan ve sırr-ı teklif iledir ki; cevahir-i âliye, hazefât-ı safileden tasaffi eder. Vakta ki bunun gibi çok hikem-i dakika için âlemi bu surette irade etti. Şu âlemin tagayyür ve tahavvülünü de irade etti. Şu tahaavvül ve tagayyür için ezdadı birbirine karıştırdı. Mazarratı menafia mezc, zarrı nef'a derc; şurûru hayrata mütedahil, mekabihi mehasinle müçtemi' halk ederek; şu ezdadı dest-i kudret yoğurarak kâinâtı kanun-u tebeddül ve tagayyüre ve namus-u tahavvül ve tekamüle tabi' kıldı.

Vakta ki, meclis-i imtihan kapandı. Vakt-i tecrübe bitti. İnâyet-i ezeliye te'bid için ezdâdın tasfiyesini istedi. Hulûd için esbab-ı tagayyuru ve mevadd-ı ihtilâfı tefrik etmek istedi.

İşte bu tasfiyenin neticesinde, Cehennem bir cism-i muhkem ile, aşiretiyle meşhun olarak hitab-ı

وَامْتَازُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ

ye mazhar oldu. Hem cennet bir cism-i müebbed-i müşeyyed ile kendi esasatıyla tecelli ederek, taifesi

فَادْخُلُوهَا خَالِد۪ينَ

hitab-ı teşrifiyeye mazhar oldu. Münasebet, şart-ı intizamdır. İntizâm, sebeb-i devamdır. Hakîm-i Ezelî iki menzilin sakinlerine kudret-i kâmilesiyle öyle bir vücûd-u müstekarr verir ki, hiç inhilâl ve tegayyüre ma'ruz kalamaz. Zîrâ inkıraza müncer olan tağayyürün esbabı bulunmaz. Esbab-ı tağayyür bulunsa da, vâridat ve mesârif mabeynindeki nisbet, müstekardır. Halbuki şu dünyada inkıraza müncer olan tağayyürün sebebi; bedendeki terekküb ve tahlil mabeynindeki nisbet istikrârsız olduğu içindir.

Dördüncü Nokta:

Şu mümkin vâki' olacaktır. Başta Kur'ân-ı Kerîm bütün kütüb-ü semaviye bunda müttefiktir. Zât-ı Zülcelâlin evsaf-ı celâliye ve cemâliyesi bunun vuku'una tecellîyatıyla delâlet ederler.

Yükleniyor...