(Şimdi Hutbe-i Şamiyenin tercümesine başlıyoruz.)

-Said-i Nursî-

Not: İnebolu'lu merhum Nazif Çelebi'nin 1951'de eski harfle yazıp teksir makinesiyle çoğalttığı nüshaya göre düzenlenmiştir.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Bütün zîhayatlar hayatlarının lisan-ı halleriyle Hâlıklarına takdim ettikleri manevî hediyelerini ve lisan-ı halle hamd ve şükürlerini, o Zât-ı Vâcib-ül Vücud'a biz de takdim ediyoruz ki, demiş:

لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِ

Yani, rahmet-i İlahiyeden ümidinizi kesmeyiniz. Hem hadsiz salât ve selâm ol Peygamberimiz (A.S.M.) üzerine olsun ki, demiş:

جِئْتُ لِاُتَمِّمَ مَكَارِمَ الْاَخْلَاقِ

Yani; benim insanlara (beşere) Cenab-ı Hak tarafından bi'setim ve gelmem, ehemmiyetli bir hikmeti; ahlâk-ı haseneyi ve güzel hasletleri tekmil etmek ve beşeri ahlâksızlıktan kurtarmaktır.

Hamd ve salâttan sonra: Ey bu Câmi-i Emevî'de bu dersi dinleyen Arab kardeşlerim! Ben haddimin fevkinde bu minbere, bu makama irşadınız için çıkmadım. Çünki size ders vermek haddimin fevkindedir. Belki içinizde yüze yakın ülema bulunan cemaata karşı benim misalim: Medreseye giden bir çocuğun misalidir ki; o sabî çocuk sabahleyin medreseye gidip, okuyup, akşamda babasına gelip, okuduğu dersini babasına arzeder. Tâ doğru ders almış mı? Almamış mı? Babasının irşadını veya tasvibini bekler. Evet biz Kürdler size nisbeten çocuk hükmündeyiz ve talebeleriniziz. Sizler bizim ve İslâm milletlerinin üstadlarısınız. İşte ben de aldığım dersimin bir kısmını siz gibi üstadlarımıza şöyle beyan ediyorum:

Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı içtimaiye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebiler, Avrupalılar terakkide istikbale uçmalarıyla beraber, bizi maddî cihette kurûn-u vustâda durduran ve tevkif eden altı tane hastalıktır. O hastalıklar da budur:

Yükleniyor...