Temsil, tasvir ve tasavvuru teshil ettiğinden şu gâmız noktayı altı temsil ile işaret edeceğiz.
İşte şeffâfiyet, mukâbele, müvazene, intizam, tecerrüd, itaâtın sırlarını birden zihinde mecz edebilsen; vesvesesiz bu noktayı anlayacaksın.
Sakın mikyas yapma! Âciz mümkinâtın zaif, küçücük mikyasları Kâdîr-i Ezelî'nin tasarrufatına şebîh olamaz. Tanzîr edemez. Yalnız şu emrin imkânının fehmini teshîl eder.
Birinci Temsil: Şemsin feyz-i tecellîsi olan timsali, denizin mecmu'-u sathında, denizin herbir katresinde aynı hüviyeti gösteriyor. Küre-i Arz perdesiz güneşe karşı muhtelif cam parçalarından olsa; timsal-i şems herbir parçada ve umum sath-ı arzda müzahametsiz, tecezzîsiz, tenakussuz bir olur. İşte şeffâfiyet sırrı.
Farazâ şems muhtar olsaydı, o feyizden biri daha rahat, diğeri daha zahmet olamazdı.
İkinci Temsil: Noktalardan terekküb eden bir daire-i azîmenin nokta-i merkeziyenin elinde bir mum ve muhitteki noktaların ellerinde birer ayna farzedilse; nokta-i merkeziyenin muhît aynalarına verdiği feyz; muzahemetsîz, tecezzîsiz, tenakussuz nispeti birdir. İşte mukabele sırrı.
Üçüncü Temsil: Hakiki bir mizanın iki gözünde iki güneş; veya iki yıldız; veya iki dağ; veya iki yumurta; veya iki cevher-i ferd, herhangisi bulunsa, sarfolunacak aynı kuvvetle o hassas, azîm terazinin bir kefesi süreyyâya, bir kefesi serâya inebilir. İşte müvâzene sırrı.
Dördüncü Temsil: En azîm bir gemi en küçük bir oyuncak çevirmesi gibi çevrilebilir. İşte intizamın sırrı.
Beşinci Temsil: Bir mahiyet-i mücerrede, bütün cüz'iyyatına en asgarından en ekberine yorulmadan, tenakus etmeden, tecezzî etmeden bir bakar, girer. Teşahhusat-ı mülkiye cihetindeki hususiyât müdahale edip şaşırtmaz, nazarını tağyir etmez. İşte tecerrüdün sırrı.
Altıncı Temsil: Bir kumandan "Arş!" emriyle bir neferi tahrik ettiği gibi, bir orduyu dahi tahrik eder.
Her şeyin bir nokta-i kemâli var. Ve o noktaya bir meyli var. Muzaaf meyil ihtiyaçtır. Muzaaf ihtiyaç iştiyaktır. Muzaaf iştiyak incizabdır. Bunlar emr-i tekvinînin mahiyyât tarafından birer habb ve nüve-i
İşte şeffâfiyet, mukâbele, müvazene, intizam, tecerrüd, itaâtın sırlarını birden zihinde mecz edebilsen; vesvesesiz bu noktayı anlayacaksın.
Sakın mikyas yapma! Âciz mümkinâtın zaif, küçücük mikyasları Kâdîr-i Ezelî'nin tasarrufatına şebîh olamaz. Tanzîr edemez. Yalnız şu emrin imkânının fehmini teshîl eder.
Birinci Temsil: Şemsin feyz-i tecellîsi olan timsali, denizin mecmu'-u sathında, denizin herbir katresinde aynı hüviyeti gösteriyor. Küre-i Arz perdesiz güneşe karşı muhtelif cam parçalarından olsa; timsal-i şems herbir parçada ve umum sath-ı arzda müzahametsiz, tecezzîsiz, tenakussuz bir olur. İşte şeffâfiyet sırrı.
Farazâ şems muhtar olsaydı, o feyizden biri daha rahat, diğeri daha zahmet olamazdı.
İkinci Temsil: Noktalardan terekküb eden bir daire-i azîmenin nokta-i merkeziyenin elinde bir mum ve muhitteki noktaların ellerinde birer ayna farzedilse; nokta-i merkeziyenin muhît aynalarına verdiği feyz; muzahemetsîz, tecezzîsiz, tenakussuz nispeti birdir. İşte mukabele sırrı.
Üçüncü Temsil: Hakiki bir mizanın iki gözünde iki güneş; veya iki yıldız; veya iki dağ; veya iki yumurta; veya iki cevher-i ferd, herhangisi bulunsa, sarfolunacak aynı kuvvetle o hassas, azîm terazinin bir kefesi süreyyâya, bir kefesi serâya inebilir. İşte müvâzene sırrı.
Dördüncü Temsil: En azîm bir gemi en küçük bir oyuncak çevirmesi gibi çevrilebilir. İşte intizamın sırrı.
Beşinci Temsil: Bir mahiyet-i mücerrede, bütün cüz'iyyatına en asgarından en ekberine yorulmadan, tenakus etmeden, tecezzî etmeden bir bakar, girer. Teşahhusat-ı mülkiye cihetindeki hususiyât müdahale edip şaşırtmaz, nazarını tağyir etmez. İşte tecerrüdün sırrı.
Altıncı Temsil: Bir kumandan "Arş!" emriyle bir neferi tahrik ettiği gibi, bir orduyu dahi tahrik eder.
Her şeyin bir nokta-i kemâli var. Ve o noktaya bir meyli var. Muzaaf meyil ihtiyaçtır. Muzaaf ihtiyaç iştiyaktır. Muzaaf iştiyak incizabdır. Bunlar emr-i tekvinînin mahiyyât tarafından birer habb ve nüve-i
Yükleniyor...