muhalefet-i şeriat üzerine ilka etmek için bazı telkinatta ve teferruatın tatbikatında bulundular. Sonra, sağını solundan farketmiyen, hâşâ şeriatı istibdada müsaid zannederek, Tuti taklidi gibi: "Şeriat isteriz!" demekle, maksad ortada anlaşılmaz oldu. Zâten plânlar serilmişti. İşte o vakit yalan olarak hamiyet maskesini takınan bazı herifler, o ism-i mukaddese tecavüz ettiler. İşte cây-ı ibret bir nokta-i siyah!

وَلَقَدْ قَعَدَتِ الْهِمَّةُ بِتِلْكَ النُّقْطَةِ وَلَمْ تَقْتَدِرْ عَلَى النُّهُوضِ وَلَقَدْ شَوَّشَتْ طَنْطَنَةُ الْاَغْرَاضِ صَدَٓاءَ مُوس۪يقَةِ الْحُرِّيَّةِ .. وَلَقَدْ تَقَلَّصَتِ الْمَشْرُوطِيَّةُ مُنْحَصِرَةً اِسْمًا عَلٰى قَل۪يل۪ينَ فَتَفَرَّقَتْ عَنْهَا حُمَاةُ ذِمَارِهَا

{(*) Gitme, dikkat et. Âlîhimmet olanlar, o hâdisede sükût ettiler. Garazkâr cerideler, hakikî hürriyetin sadâsını susturdular. Meşrutiyet pek az adamların üstüne münhasır kaldı. Fedakârları da dağıldılar. -Müellif-}

S- Neden bazılarını dinsiz zannettiğimizden bize zarar gelsin?

C- Hayal perdesi üstünde size bir timsal manzarasını göstererek mazarratını anlatacağım:

İşte şu sahrada gayet muhteşem bir bostan içinde bir kasr; bir köşesinde sizin Beytüşşebab Kaplıcası gibi bir kaplıca olduğunu tahayyül ediniz. Siz dışarıda bürudetin tazyikiyle, kar'ın tokadıyla, rüzgârın sillesiyle ihtiyaren veya ızdıraren saray içine girmeğe mecbursunuz. Lâkin kapıda bir-iki kör ve havuz içinde bazı çıplak adamları görmüş veya işitmişsiniz. Bundan tevehhüm ediyorsunuz ki; o saray, körhane veya çıplakhanedir. Siz girdiğinizde, onlar gibi olmak için taat libasını çıkarıyorsunuz ve onların avretini görmemek için, akide denilen hakikat gözünü kapatıyorsunuz. Halbuki onlar muhteşem odalarda gözleri açık, avretleri mestur olarak mütefekkirane meşveret ve bazı köşelerdeki kör ve çıplakların setr ve tedavisine hizmet ediyorlar. İşte sen, şu suret-i vahşiyane ve eblehanede avretin açık, gözün kapalı olarak içlerine girsen; acaba bundan daha büyük maskaralık ve zarar olabilir mi?

Hakikaten bence, bir müslüman neslinden gelen adam, akıl ve fikri İslâmiyet'ten tecerrüd etse bile, fıtratı ve vicdanı hiç bir vakitte İslâmiyet'ten vazgeçemez. En ebleh, en sefih bile, sedd-i rasîn-i istinadımız olan İslâmiyet'e bütün mevcudiyetiyle tarafdardır; lasiyyema siyasetten haberdar olan...

Yükleniyor...