Birincisi:
"Fikrin evveli amelin âhiri, amelin evveli fikrin âhiri" olan kaidesinin zımnındaki sırr-ı acibdir. Şöyle:
Nur-u nazar ile ilel-i müterettibe-i müteselsilenin meyanında olan terettübü keşfederek, umum kemâlât-ı insaniyenin tohumu hükmünde olan mürekkebatı besaite tahlil ve irca' etmekle hasıl olan kabiliyet-i ilim; ve terkib dedikleri kavânin-i cariyeyi istimal edip, san'atıyla tabiatı muhakât olan kabiliyet-i san'attan nazarının kusuru; ve evhamın müzahameti ve sevk-i insaniyetin adem-i kifayeti cihetiyle bir mürşid-i nebiye ihtiyaç gösteriyor, tâ âlemdeki nizam-ı ekmelin müvazenesi muhafaza olunsun.
İkincisi:
Gayr-ı mütenahî olan beşerin isti'dadı, gayr-ı mahsur olan âmâl ve müyulatı ve gayr-ı mazbut olan tasavvurat ve efkârı, gayr-ı mahdud olan kuvve-i şeheviye ve gazabiyesidir...
İşaret:
Bir adama milyonlarca sene ömür ile bütün lezaiz-i dünyeviye ve her cihetten tasallut-u tâm verildiği halde; isti'dadındaki lâyetenahîliğin hükmünce bir "âh.. âh.. leyte" çekecektir. Gûya o adem-i rıza ile remz ve işaret ediyor ki: İnsan ebede namzeddir ve saadet-i ebediye için halk olunmuştur. Tâ gayr-ı mütenahî bir zamanda, gayr-ı mahdud ve geniş bir âlemde, gayr-ı mahsur olan isti'dadatını bilfiile çıkarabilsin.
Tenbih:
Adem-i abesiyet ve hakâik-i eşyanın sübutiyetleri îma ediyor ki: Bu dar ve mahsur ve herbir lezzetinde çok ağrazın müzahametiyle keşmekeş ve tehasüdden hâlî olmayan şu dünya-yı deniye içinde kemâlât-ı insaniye yerleşmez. Belki geniş ve müzahametsiz bir âlem lâzımdır. Tâ insan hakkıyla sünbüllensin ve ahval ve kemâlâtına nizam vermekle, nizam-ı âleme hemdest-i vifak olabilsin.
Tenbih ve İşaret:
İstitradî olarak haşre îma olundu. İleride zâten bürhan-ı kat'iyle isbat edilecektir. Fakat burada istediğim nokta, insandaki isti'dad ebede nâzırdır.
Eğer istersen, insaniyetin cevherine ve nâtıkıyetinin kıymetine ve isti'dadın muktezasına teemmül ve tedkik et. Sonra da o cevher-i insaniyetin en küçük ve en hasis hizmetkârı olan hayale bak, gör!.. Yanına git ve de:
"Ey hayal ağa!.. Beşaret sana!. Dünya ve mâfîhanın saltanatı milyonlar sene ömür ile beraber sana verilecektir, fakat akibetin dönmemeksizin fena ve ademdir."
"Fikrin evveli amelin âhiri, amelin evveli fikrin âhiri" olan kaidesinin zımnındaki sırr-ı acibdir. Şöyle:
Nur-u nazar ile ilel-i müterettibe-i müteselsilenin meyanında olan terettübü keşfederek, umum kemâlât-ı insaniyenin tohumu hükmünde olan mürekkebatı besaite tahlil ve irca' etmekle hasıl olan kabiliyet-i ilim; ve terkib dedikleri kavânin-i cariyeyi istimal edip, san'atıyla tabiatı muhakât olan kabiliyet-i san'attan nazarının kusuru; ve evhamın müzahameti ve sevk-i insaniyetin adem-i kifayeti cihetiyle bir mürşid-i nebiye ihtiyaç gösteriyor, tâ âlemdeki nizam-ı ekmelin müvazenesi muhafaza olunsun.
İkincisi:
Gayr-ı mütenahî olan beşerin isti'dadı, gayr-ı mahsur olan âmâl ve müyulatı ve gayr-ı mazbut olan tasavvurat ve efkârı, gayr-ı mahdud olan kuvve-i şeheviye ve gazabiyesidir...
İşaret:
Bir adama milyonlarca sene ömür ile bütün lezaiz-i dünyeviye ve her cihetten tasallut-u tâm verildiği halde; isti'dadındaki lâyetenahîliğin hükmünce bir "âh.. âh.. leyte" çekecektir. Gûya o adem-i rıza ile remz ve işaret ediyor ki: İnsan ebede namzeddir ve saadet-i ebediye için halk olunmuştur. Tâ gayr-ı mütenahî bir zamanda, gayr-ı mahdud ve geniş bir âlemde, gayr-ı mahsur olan isti'dadatını bilfiile çıkarabilsin.
Tenbih:
Adem-i abesiyet ve hakâik-i eşyanın sübutiyetleri îma ediyor ki: Bu dar ve mahsur ve herbir lezzetinde çok ağrazın müzahametiyle keşmekeş ve tehasüdden hâlî olmayan şu dünya-yı deniye içinde kemâlât-ı insaniye yerleşmez. Belki geniş ve müzahametsiz bir âlem lâzımdır. Tâ insan hakkıyla sünbüllensin ve ahval ve kemâlâtına nizam vermekle, nizam-ı âleme hemdest-i vifak olabilsin.
Tenbih ve İşaret:
İstitradî olarak haşre îma olundu. İleride zâten bürhan-ı kat'iyle isbat edilecektir. Fakat burada istediğim nokta, insandaki isti'dad ebede nâzırdır.
Eğer istersen, insaniyetin cevherine ve nâtıkıyetinin kıymetine ve isti'dadın muktezasına teemmül ve tedkik et. Sonra da o cevher-i insaniyetin en küçük ve en hasis hizmetkârı olan hayale bak, gör!.. Yanına git ve de:
"Ey hayal ağa!.. Beşaret sana!. Dünya ve mâfîhanın saltanatı milyonlar sene ömür ile beraber sana verilecektir, fakat akibetin dönmemeksizin fena ve ademdir."
Yükleniyor...