İtizar:
Ey şu dar ve ince ve karanlık olan yolda benim ile arkadaşlık eden sabırlı ve metanetli zât! Zannediyorum; bu İkinci Makale'de yalnız hayretle seyirci oldun, müstemi' olmadın. Çünki anlamadın. Hakkınız var. Zîrâ mesail gayet derin ve ırkları uzun ve ibare ise gayet muhtasar ve muğlak ve Türkçem de epeyce noksan ve müşevveş ve vaktim dahi dar.. ben de acele.. sıhhatım muhtel.. başım nezlelidir. Şu karışık zeminde ancak şöyle bir varakpare çıkabilir.
وَالْعُذْرُ عِنْدَ كِرَامِ النَّاسِ مَقْبُولٌ
Ey birader! "Unsur-u Hakikat"ı kübra gibi ve "Unsur-u Belâgat"ı suğra gibi mezcet. Elektrik şuâı gibi olan hads-i sadıkı geçir. Tâ gayet hararetli ve parlak ziyalı olan "Unsur-u Akide"yi netice vermek için senin zihnine isti'dadat verebilsin.
İşte "Unsur-u Akide"yi Üçüncü Makale'de arayacağız.
İşte başlıyorum:
نَخُو
...
Yükleniyor...