İşaret:

Umum fünûnun gösterdiği intizamın şehâdetiyle; ve hikmetin istikrâ-i tâmmının irşadıyla; ve cevher-i insaniyetin remziyle; ve âmâl-i beşerin tenahîsizliğinin îmasıyla; yevm ve sene gibi çok enva'da olan birer nevi kıyamet-i mükerrerenin telmihiyle; ve adem-i abesiyetin delaletiyle; ve hikmet-i ezeliyenin telvihiyle; ve rahmet-i bîpâyan-ı İlahiyenin işaretiyle; ve Nebiyy-i Sadık'ın lisan-ı tasrihiyle; ve Kur'ân-ı Mu'ciz'in hidayetiyle; Cennet-âbâd olan saadet-i uhreviyeden nazar-ı aklın temaşası için sekiz kapı, iki pencere açılır.

* * *


ALTINCI MES'ELE

(Tenzil'in hassa-i cazibedarı, i'cazdır ) -Naşir-

Muhakkaktır ki: Tenzil'in hassa-i cazibedarı, i'cazdır. İ'caz ise, belâgatın yüksek tabakasından tevellüd eder. Belâgat ise hasâis ve mezaya, bahusus istiâre ve mecaz üzerine müessesedir. Kim istiâre ve mecaz dûrbîniyle temaşa etmezse, mezayasını göremez. Zîrâ ezhan-ı nâsın te'nisi için, esalîb-i Arabda yenabi-i ulûmu isale eden Tenzil'in içinde "Tenezzülât-ı İlahiye" tabir olunan müraat-ı efham ve ihtiram-ı hissiyât ve mümaşat-ı ezhan vardır.

Vakta ki bu böyledir, ehl-i tefsire lâzımdır: Kur'ânın hakkını bahs ve kıymetini noksan etmesin.. Ve belâgatın tasdik ve sikkesi olmayan bir şeyle, Kur'ân'ı tevil etmesinler. Zîrâ her hakikattan daha zahir ve daha vâzıh tahakkuk etmiş ki; Kur'ân'ın mânâları hak oldukları gibi, tarz-ı ifade ve suret-i mânâsı dahi beligane ve ulvîdir. Cüz'iyatı o madene irca' ve teferruatı o menba'â ilhak etmeyen, Kur'ân'ın îfa-yı hakkında mutaffifînden oluyor. Bir-iki misal göstereceğiz. Zîrâ nazarı celbeder.

Birinci Misal:

وَ جَعَلْنَا الْجِبَالَ اَوْتَادًا

(Allahu a'lemu bimuradihi). Caizdir; işaret olunan mecaz, böyle bir tasavvuru îma eder ki: Sefine gibi olan küre, bahr-i muhit-i havaînin içinde taht-el bahr bir gemisi ve umman gibi fezada direk veya demir gibi dağlar ile irsa ve ta'mid ederek hava ile iştibak ettiğinden müvazeneti muhafaza olunmuştur. Demek dağlar o geminin demir ve direkleri hükmündedirler.

Sâniyen:

İnkılabat-ı dâhiliyeden ihtizazat, o dağlar ile iskât olunurlar. Zîrâ dağlar yerin mesamatı hükmündedir. Dâhilî bir heyecan olduğu vakit,

Yükleniyor...