sonra yalnız bir vücûdu, sonra yalnız bir mevcudu görünceye müncer oluyor. Muhakkıkîn-i sofiyenin müteşâbihât hükmünde olan şatahatıyla istidlâl edilmez. Daire-i esbabı yırtıp çıkmayan ve tesirinden kurtulmayan bir ruh, vahdetü'l-vücuddan dem vursa, haddinden tecavüz eder. Dem vuranlar, Vâcibü'l-Vücuda o kadar hasr-ı nazar etmişlerdir ki, mümkinâttan tecerrüd ederek, yalnız bir vücûdu, belki bir mevcudu görmüşler.
Evet, delil içinde neticeyi görmek, âlemde Sânii müşâhede etmek, turuk-u istiğrakkârâne cihetiyle cedâvil-i ekvanda cereyan-ı tecelliyat-ı İlâhiyeyi ve melekûtiyet-i eşyada sereyân-ı füyuzâtı ve merâyâyı mevcûdâtta tecellî-i esmâ ve sıfâtı, -yalnız zevken anlaşılır birer hakikat iken- dîk-ı elfaz sebebiyle ulûhiyet-i sâriye ve hayat-ı sâriye tabir ettiler. Ehl-i fikir, o hakâik-i zevkiyeyi nazarın mekayisine sığıştırdığından, çok evham-ı bâtılaya menşe oldu.
Maddeperver hükemâ ve zaîfü'l-itikad ehl-i nazarın vahdetü'l-vücudu ile evliyanın vahdetü'l-vücudu, tamamen birbirinin zıddıdır. Beş cihetten fark vardır:
Birincisi:
Muhakkikîn-i sofiye, Vâcibü'l-Vücuda o kadar hasr-ı nazar etmiş ve müstağrak olmuş ve ehemmiyet vermişler ki, O'nun hesabına kâinatın vücûdunu inkâr etmişler. Hükemâ ve zaîfü'l-itikad olanlar, maddeye o kadar hasr-ı nazar etmişler ve müstağrak olmuşlar ki, fehm-i ulûhiyetten uzaklaştılar. Ve o derece maddeye kıymet verdiler ki, herşeyi maddede görmek, hattâ ulûhiyeti onda mezcetmek, hattâ kâinat hesabına ulûhiyetten istiğnâ etmek derecede meslek-i müteassifeye girmişlerdir.
İkincisi:
Muhakkikîn-i sofiyenin vahdet-i vücûdu, vahdetü'şşuhudu tazammun eder. İkincilerin, vahdetü'l-mevcudu tazammun eder.
Üçüncüsü:
Birincilerin mesleği zevkîdir. İkincilerin nazarîdir.
Dördüncüsü:
Birinciler, evvelen ve bizzat Hakka nazar, teba'î olarak halka bakarlar. İkinciler, evvelen ve bizzat halka bakarlar.
Beşincisi: Birinciler, Hüdâperesttirler. İkinciler, hodperesttirler.
اَيْنَ الثَّرَا مِنَ الثُّرَيَّا وَ اَيْنَ الضِّيَٓاءُ السَّاطِعُ مِنَ الظُّلْمَةِ الطَّامِسَةِ
Evet, delil içinde neticeyi görmek, âlemde Sânii müşâhede etmek, turuk-u istiğrakkârâne cihetiyle cedâvil-i ekvanda cereyan-ı tecelliyat-ı İlâhiyeyi ve melekûtiyet-i eşyada sereyân-ı füyuzâtı ve merâyâyı mevcûdâtta tecellî-i esmâ ve sıfâtı, -yalnız zevken anlaşılır birer hakikat iken- dîk-ı elfaz sebebiyle ulûhiyet-i sâriye ve hayat-ı sâriye tabir ettiler. Ehl-i fikir, o hakâik-i zevkiyeyi nazarın mekayisine sığıştırdığından, çok evham-ı bâtılaya menşe oldu.
Maddeperver hükemâ ve zaîfü'l-itikad ehl-i nazarın vahdetü'l-vücudu ile evliyanın vahdetü'l-vücudu, tamamen birbirinin zıddıdır. Beş cihetten fark vardır:
Birincisi:
Muhakkikîn-i sofiye, Vâcibü'l-Vücuda o kadar hasr-ı nazar etmiş ve müstağrak olmuş ve ehemmiyet vermişler ki, O'nun hesabına kâinatın vücûdunu inkâr etmişler. Hükemâ ve zaîfü'l-itikad olanlar, maddeye o kadar hasr-ı nazar etmişler ve müstağrak olmuşlar ki, fehm-i ulûhiyetten uzaklaştılar. Ve o derece maddeye kıymet verdiler ki, herşeyi maddede görmek, hattâ ulûhiyeti onda mezcetmek, hattâ kâinat hesabına ulûhiyetten istiğnâ etmek derecede meslek-i müteassifeye girmişlerdir.
İkincisi:
Muhakkikîn-i sofiyenin vahdet-i vücûdu, vahdetü'şşuhudu tazammun eder. İkincilerin, vahdetü'l-mevcudu tazammun eder.
Üçüncüsü:
Birincilerin mesleği zevkîdir. İkincilerin nazarîdir.
Dördüncüsü:
Birinciler, evvelen ve bizzat Hakka nazar, teba'î olarak halka bakarlar. İkinciler, evvelen ve bizzat halka bakarlar.
Beşincisi: Birinciler, Hüdâperesttirler. İkinciler, hodperesttirler.
اَيْنَ الثَّرَا مِنَ الثُّرَيَّا وَ اَيْنَ الضِّيَٓاءُ السَّاطِعُ مِنَ الظُّلْمَةِ الطَّامِسَةِ
Yükleniyor...