kelâmda çok ahkâm-ı zımniye bulunur. Fakat hususîdir. Herbiri ayrı bir asıl, ayrı bir semeresi olabilir.

Tenbih:

İltizam-ı hilaf ve taassub-u bârid ve meyl-üt tefevvuk ve hiss-i tarafdarlık ve vehmini bir asla irca' ile kendine özür göstermek ve arzusuna muvafık olan zayıf şeyleri kavî görmek ve gayrın tenkisiyle kendi kemâlini göstermek ve gayrı tekzib veya tadlil etmekle, kendi sıdk ve istikametini ilân etmek gibi sefil ve süflî emirlerin menşei olan hubb-u nefis ile böyle makamlarda mugalata ederek çok bahaneler bulabilir.

وَ اِلَى اللّٰهِ الْمُشْتَكٰى

* * *


ONİKİNCİ MUKADDEME

Lübbü bulmayan, kışır ile meşgul olur. Hakikatı tanımayan hayalâta sapar. Sırat-ı müstakimi göremeyen, ifrat ve tefrite düşer. Müvazenesiz ve mizansız olan çok aldanır, aldatır.

Zahirperestleri aldatan bir sebebi: Kıssanın hisse ile münasebeti ve mukaddemenin maksud ile zihinde mukareneti, vücûd-u haricîde olan mukarenetle iltibas olunmasıdır. Bu noktaya dikkat et, sonra muhtaç olacaksın.

Hem de ihtilâlatı tevlid eden, ihtilafatı îka' eden, hurafatı îcad eden, mübalağatı intac eden esbabın birisi ve belki en birincisi: Hilkatte olan hüsün ve azamet ve ulviyete adem-i kanaattır. Hâşâ zevk-i fâsidesiyle istihfaf-ı nizam etmektir. Halbuki akıl ve hikmet nazarlarında herbiri kudretin en bahir mu'cizelerinden olan hakâik-i âlemde olan hüsn-ü intizam ve kemâl ve ulviyet, o derece dest-i hikmet ile nakşolmuş ki: Bütün hayalperestlerin ve mübalağacıların hülyalarından geçmiş olan hârikulâde hüsün ve kemâle nisbet olunsa; o hârikulâde hayaller gayet âdî ve o âdâtullah gayet hârikulâde bir hüsün ve haşmet gösterecektir.

Fakat cehl-i mürekkebin hemşiresi ve nazar-ı sathînin annesi olan ülfet, mübalağacıların gözlerini kapatmıştır. Böyle gözleri açmak içindir; me'luf olan âfâk ve enfüste dikkat-i nazara Kitab-ı Hakîm emreder. Evet gözleri açan yalnız nücum-u Kur'âniyedir. Öyle nücum-u sâkıbedirler ki:

Yükleniyor...