S- Anadolu'da pekçok zulüm ediliyor ve pekçok müslümanlar i'dam ediliyor. Neden böyle yapıyorlar?

C- Evet maatteessüf pek feci' şeyler oluyor. Fakat asıl sebeb; mel'un mimsiz medeniyet, öyle zalimane bir silâh, şu harb-i vahşiyaneye vermiştir ki, o silâhın karşısında dayanmak, onun naziriyle mukabele etmek lâzım gelir. Şeşhane ile mitralyoza mukabele edilmez. İşte o silâh, o düstur ki, medeniyet harbin eline vermiştir; ben de kendi gözümle Grandük Nikolaviç'in namına iki emri gördüm.

Der: "Askerimize bir köyden bir tüfenk açılsa, çoluk çocuğu ile imha edilecektir." İkinci emri de: "Bir cemaatte bir adam, cephe zararına bize hıyanet etse, çoluk çocuğu ile imha edilecektir."

İşte böyle azlam bir düstur ile (İ.G.Z.) Anadolu'ya hücum ediyor.

* * *


S- Âlem-i İslâmdaki ihtilafı ta'dil edecek çare nedir?

C- Evvelâ: Müttefekun aleyh olan makasıd-ı âliyeye nazar etmektir. Çünki Allahımız bir, Peygamberimiz bir, Kur'ânımız bir, zaruriyat-ı diniyede umumumuz müttefik, zaruriyat-ı diniyeden başka olan teferruat veya tarz-ı telakkî veya tarîk-i tefehhümdeki tefavüt bu ittihad ve vahdeti sarsamaz, racih de gelemez.

اَلْحُبُّ فِى للّٰهِ

düstur tutulsa, aşk-ı hakikat harekâtımızda hâkim olsa -ki, zaman dahi pek çok yardım ediyor- o ihtilafat sahih bir mecraya sevkedilebilir.

"Esefan; gaye-i hayalden tenasî veya nisyan olmakla, ezhan enelere dönüp etrafında gezerler." İşte gaye-i hayal, maksad-ı âlî bütün vuzûhuyla meydana atılmıştır.

* * *


ZULMÜN ŞEDİD BİR NEV'İ

Dünyaca havas tanınan insanlardaki meziyet, sebeb-i tevazu ve mahviyet iken, tahakküm ve tekebbüre sebeb olmuştur. Fukara aczi, avamın fakrı, sebeb-i merhamet ve ihsan iken; esarete, mahkûmiyetlerine müncer olmuştur.

Yükleniyor...