خُذْ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ اَحْسَنَهُ
kaidesiyle her şeyin en iyi cihetini nazara almak maslahat iken, en fena cihetini nazara alıp mütemadiyen milleti ye'se sevk ederek, ruh-u cemaatı öldürüyor.
Hem yine cerbeze seyyiesine, za'f-ı akide inzimam etmesiyle, mesail-i diniyede en zaîf tarafını irae ederek dinsizliğe zemin ihzar ediyor.
Hem yine onun netaicidir ki; mukteza-yı beşeriyet olan, beyn-es selef cereyan eden tenkidat-ı rakibkârane veya hakperestaneyi, sofestaîcesine bir cerbeze ile, her birinin hakkında başkaların tenkidatını irae edip, eazım-ı ümmet hakkında hürmetsizlik ve emniyetsizliği telkin ederek, o vasıta ile ezhandaki İslâmiyetin kudsiyetini sarsıyor.
İşte bunlar gibi çok mazarrat-ı azîme, şu nevi cerbezeden tevellüd ediyor.
İstanbul'u düşündükçe, iki karış kadar dili uzanmış, sair azası neşv-ü nemadan mahrum kalmış, ihtiyar bir çocuğun timsali zihnime geliyor.
S- Anadolu aleyhinde çıkmış olan fetvaya ne dersin?
{(*) Cây-ı dikkattir ki; merkez-i Hilafet üleması ve Dâr-ül Hikmet ve zabıta-i ahlâkiye ile fuhuş, işret, kumar gibi kebairi izale değil, tevkif edemediler. Anadolu Hükûmeti'nin bir emri ile, bütün işret, kumar gibi kebairler men' edildi.Demek desatir-ihikmet,nevamis-i hükûmetle; kavanin-i hak, revabıt-ı kuvvetle imtizaç etmezse, cumhur-u avamda müsmir olamaz. -Müellif-}
C- Fetva-yı mahz değil ki, i'tizar edilsin. Belki kazayı tazammun eden bir fetvadır. Çünki fetvanın kazadan farkı; mevzu'u âmmdır, gayr-ı muayyendir, hem mülzim değil... Kaza ise, muayyen ve mülzimdir. Şu fetva ise, hem muayyendir, kim nazar etse bizzarûre muradı anlar. Hem mülzim olmuştur. Çünki avam-ı müslimîni onlar aleyhinde sevketmekte esbabın en âhiridir.
Mademki şu fetva, kazayı tazammun ediyor, kazada iki hasmı dinletmek zarurîdir. Anadolu da söylettirilmeliydi. Netice-i müddeiyatlarını aleyhlerinde olan davalarla, siyasiyyûn ve ülemadan bir heyet tarafından, maslahat-ı İslâmiye noktasında muhakeme edildikten sonra, fetva verilebilirdi.
kaidesiyle her şeyin en iyi cihetini nazara almak maslahat iken, en fena cihetini nazara alıp mütemadiyen milleti ye'se sevk ederek, ruh-u cemaatı öldürüyor.
Hem yine cerbeze seyyiesine, za'f-ı akide inzimam etmesiyle, mesail-i diniyede en zaîf tarafını irae ederek dinsizliğe zemin ihzar ediyor.
Hem yine onun netaicidir ki; mukteza-yı beşeriyet olan, beyn-es selef cereyan eden tenkidat-ı rakibkârane veya hakperestaneyi, sofestaîcesine bir cerbeze ile, her birinin hakkında başkaların tenkidatını irae edip, eazım-ı ümmet hakkında hürmetsizlik ve emniyetsizliği telkin ederek, o vasıta ile ezhandaki İslâmiyetin kudsiyetini sarsıyor.
İşte bunlar gibi çok mazarrat-ı azîme, şu nevi cerbezeden tevellüd ediyor.
İstanbul'u düşündükçe, iki karış kadar dili uzanmış, sair azası neşv-ü nemadan mahrum kalmış, ihtiyar bir çocuğun timsali zihnime geliyor.
S- Anadolu aleyhinde çıkmış olan fetvaya ne dersin?
{(*) Cây-ı dikkattir ki; merkez-i Hilafet üleması ve Dâr-ül Hikmet ve zabıta-i ahlâkiye ile fuhuş, işret, kumar gibi kebairi izale değil, tevkif edemediler. Anadolu Hükûmeti'nin bir emri ile, bütün işret, kumar gibi kebairler men' edildi.Demek desatir-ihikmet,nevamis-i hükûmetle; kavanin-i hak, revabıt-ı kuvvetle imtizaç etmezse, cumhur-u avamda müsmir olamaz. -Müellif-}
C- Fetva-yı mahz değil ki, i'tizar edilsin. Belki kazayı tazammun eden bir fetvadır. Çünki fetvanın kazadan farkı; mevzu'u âmmdır, gayr-ı muayyendir, hem mülzim değil... Kaza ise, muayyen ve mülzimdir. Şu fetva ise, hem muayyendir, kim nazar etse bizzarûre muradı anlar. Hem mülzim olmuştur. Çünki avam-ı müslimîni onlar aleyhinde sevketmekte esbabın en âhiridir.
Mademki şu fetva, kazayı tazammun ediyor, kazada iki hasmı dinletmek zarurîdir. Anadolu da söylettirilmeliydi. Netice-i müddeiyatlarını aleyhlerinde olan davalarla, siyasiyyûn ve ülemadan bir heyet tarafından, maslahat-ı İslâmiye noktasında muhakeme edildikten sonra, fetva verilebilirdi.
Yükleniyor...