yalnız derim ki:

كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُ

ilâ âhir... âyetinin mealini gösteren iki defa "Yâ Bâki Ente-l Bâki! Yâ Bâki Ente-l Bâki!" beni, gayet elîm o hazîn haletten kurtardı. Şöyle ki:

Birinci defa "Yâ Bâki Ente-l Bâki" dedim, dünya ve dünyadaki Abdurrahman gibi hadsiz alâkadar olduğum ahbabların zevalinden ve rabıtaların kopmasından neş'et eden hadsiz manevî yaralar içinde bir ameliyat-ı cerrahiye nev'inde bir tedavi başladı.

İkinci defa "Yâ Bâki Ente-l Bâki" cümlesi; bütün o hadsiz, manevî yaralara hem merhem, hem tiryak oldu. Yani sen bâkisin; giden gitsin, sen yetersin. Madem sen bâkisin, zeval bulan herşeye bedel bir cilve-i rahmetin kâfidir. Madem sen varsın, senin varlığına iman ile intisabını bilen ve sırr-ı İslâmiyetle o intisaba göre hareket eden insana herşey var. Fena ve zeval, mevt ve adem bir perdedir, bir tazelenmektir; ayrı ayrı

Yükleniyor...