için cinnî ve ruhanîlerin vücudlarını kat'î hüccetler ile isbat etmeye çalışmış, bu mes'eleye üçüncü derecede bakmış, tafsilini başkalara bırakmış. Belki inşâallah Risale-i Nur'un bir şakirdi, Sure-i Rahman'ı tefsir edip bu mes'eleyi de halleder.

* * *


بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

لِكُلِّ مُص۪يبَةٍ اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ

Hakikaten Hâfız Ali, Hâfız Mehmed ve Mehmed Zühdü'nün vefatları; değil yalnız bize ve Isparta'ya, belki bu memlekete ve âlem-i İslâma büyük bir zayiattır. Fakat şimdiye kadar bir cilve-i inayet olarak, Risale-i Nur'un bir şakirdi zayi' olduğu zaman, der-akab iki-üç tane o sistemde meydana çıktığından, kuvvetle ümidvarız ki, başka şekilde o kahramanların vazifelerini görecek, ümid ettiğimizden ciddî şakirdler çıkarlar, görürler. Zâten o üç mübarek merhum zâtlar, az bir zamanda, yüz senelik vazife-i imaniyeyi gördüler. Cenab-ı Erhamürrâhimîn, onların yazdıkları ve neşrettikleri ve okudukları huruf-u Nuriye adedince onlara rahmetler eylesin, Âmîn!

Benim tarafımdan o Hâfız Mehmed'in akrabasını ve mübarek köyünü ta'ziye ediniz. Ben de onu Hâfız Ali ve Mehmed Zühdü'ye arkadaş edip, üstadlarımın aktab kısmının isimleri içinde o üçünün isimlerini dâhil edip, Hâfız Âkif'i dahi Âsım ve Lütfü'ye arkadaş ettim.

* * *


بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

اَلْخَيْرُ ف۪ى مَا اخْتَارَهُ اللّٰهُ

sırrıyla, bu mes'elemizin te'hiri hayırdır. Çünki bütün mekteblerde ve dairelerde ve halkta, o ölmüş dehşetli

Yükleniyor...