oldukları hakikata başımız dahi feda olsun diyerek nur-u İslâmı söndürmek ve nur-u imanı yok etmek için yapılan dehşetli zındıka hücumlarına karşı mukabele eden, istibdadlara, icbarlara karşı izzet-i İslâmiyeyi muhafaza ve şeref-i imanı âleme ilân eden, Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'dan kalb-i münevverlerine gelen ve iman hakikatlarını güneş gibi parlak delil ve hüccetlerle isbat eden ve Risale-i Nur'la dinsizlik, dalalet ejderlerine meydan okuyan ve dalkavukluk yapmayan ve mahkemelerde "Başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa, her gün biri kesilse zındıkaya teslim-i silâh edip vatan ve millet ve İslâmiyete hıyanet etmem ve hakikat-ı Kur'an'a feda olan bu başı zalimlere eğmem" diyen ve ehl-i dalalete meydan okuyan ve hizmet-i imaniye yolunda hem dünyevî, hem lüzum olsa uhrevî hayatlarını feda eden ve mahkemelerde dava ettiği gibi, bir tek hakikat-ı imaniyeyi dünya saltanatıyla değiştirmeyen kahraman-ı İslâm olan Üstadımız Bedîüzzaman ve Risale-i Nur'dan bizi uzaklaştıracak hiçbir beşerî kuvvet yoktur. Hem Risale-i Nur iki hayatımızın halaskârı ve sermaye-i ömrümüz ve gaye-i hayatımızdır.

Komünistler ve dinsizler kâğıt ve mürekkebi kaldırsalar, eğer mümkün olsa derimizi kâğıt ve

Yükleniyor...