göstereceğim. İşte bak: Yukarıdan inen ve herkes ona hayretinden veya hürmetinden kemal-i dikkatle bakan, şu nuranî fermana

{Haşiye-23: Nuranî ferman Kur'ana ve üstündeki turra ise i'cazına işarettir.}

bak. O bin nişanlı zât, onun yanına durmuş, o fermanın mealini umuma beyan ediyor. İşte şu fermanın üslûbları öyle bir tarzda parlıyor ki, herkesin nazar-ı istihsanını celbediyor ve öyle ciddî, ehemmiyetli mes'eleleri zikrediyor ki, herkes kulak vermeye mecbur oluyor. Çünki bütün bu memleketi idare eden ve bu sarayı yapan ve bu acaibi izhar eden zâtın şuunatını, ef'alini, evamirini, evsafını birer birer beyan ediyor. O fermanın heyet-i umumiyesinde bir turra-i a'zam olduğu gibi, bak herbir satırında, herbir cümlesinde taklid edilmez bir turra olduğu misillü, ifade ettiği manalar, hakikatlar, emirler, hikmetler üstünde dahi, o zâta mahsus birer manevî hâtem hükmünde ona has bir tarz görünüyor.

Elhasıl:

O Ferman-ı A'zam, güneş gibi o Zât-ı A'zam'ı gösterir; kör olmayan görür.

İşte ey arkadaş! Aklın başına gelmiş ise, bu kadar kâfi... Eğer bir sözün varsa, şimdi söyle. O inadcı adam cevaben dedi ki: "Ben, senin bu

Yükleniyor...