İşte çal olan atına binmiş, nazenin karşısında gençlenmek isteyen ihtiyar babanın sakalının içine bak, belâgatın çok anahtarlarını bulacaksın. Al kapıları aç, işte:
قَالَتْ كَبِرْتَ وَ شِبْتَ قُلْتُ لَهَا هٰذَا غُبَارُ وَقَايِعِ الدَّهْرِ
Yani: Dedi: "İhtiyar oldun." Dedim: "Değildir; belki mesaib-i dehrin gürültüsünden ayakları altında çıkıp sakalıma konmuş bir beyaz gubardır."
Hem de:
وَلَا يُرَوِّعْكِ ا۪يمَاضُ الْقَت۪يرِ بِهِ فَاِنَّ ذَاكَ ابْتِسَامُ الرَّاْىِ وَالْاَدَبِ
Yani: Sakalımın beyazlanmakla parlaması seni korkutmasın. Zira nur-u mütecessim gibi dimağdan erimiş sakaldan mecra bulup kendini gösteren fikir ve edebin tebessümüdür.
Hem de:
وَعَيْنُكَ قَدْ نَامَتْ بِلَيْلِ شَب۪يبَةٍ فَلَمْ تَنْتَبِهْ اِلَّا بِصُبْحِ مَش۪يبٍ
Yani: Gece gibi gençlikte gözün nevm-i gaflette dalmış, ancak subh-misal olan sakalın beyazıyla uyanabildi.
Hem de:
وَكَاَنَّمَا لَطَمَ الصَّبَاحُ جَب۪ينَهُ فَاقْتَصَّ مِنْهُ وَخَاضَ ف۪ى اَحْشَائِهِ
Yani: Ciriti istemek yolunda, sabah, atımın yüzüne yed-i beyzasıyla bir tokat vurdu. Atım dahi kısâsını almak için tayyar olan subha erişti, yere vurdu, içinde dört ayağıyla gezindi. Demek atım çal'dır.
Hem de:
كَاَنَّ قَلْب۪ى وُشَاحَاهَا اِذَا خَطَرَتْ وَقَلْبَهَا قُلْبُهَا فِى الصَّمْتِ وَالْخَرَسِ
قَالَتْ كَبِرْتَ وَ شِبْتَ قُلْتُ لَهَا هٰذَا غُبَارُ وَقَايِعِ الدَّهْرِ
Yani: Dedi: "İhtiyar oldun." Dedim: "Değildir; belki mesaib-i dehrin gürültüsünden ayakları altında çıkıp sakalıma konmuş bir beyaz gubardır."
Hem de:
وَلَا يُرَوِّعْكِ ا۪يمَاضُ الْقَت۪يرِ بِهِ فَاِنَّ ذَاكَ ابْتِسَامُ الرَّاْىِ وَالْاَدَبِ
Yani: Sakalımın beyazlanmakla parlaması seni korkutmasın. Zira nur-u mütecessim gibi dimağdan erimiş sakaldan mecra bulup kendini gösteren fikir ve edebin tebessümüdür.
Hem de:
وَعَيْنُكَ قَدْ نَامَتْ بِلَيْلِ شَب۪يبَةٍ فَلَمْ تَنْتَبِهْ اِلَّا بِصُبْحِ مَش۪يبٍ
Yani: Gece gibi gençlikte gözün nevm-i gaflette dalmış, ancak subh-misal olan sakalın beyazıyla uyanabildi.
Hem de:
وَكَاَنَّمَا لَطَمَ الصَّبَاحُ جَب۪ينَهُ فَاقْتَصَّ مِنْهُ وَخَاضَ ف۪ى اَحْشَائِهِ
Yani: Ciriti istemek yolunda, sabah, atımın yüzüne yed-i beyzasıyla bir tokat vurdu. Atım dahi kısâsını almak için tayyar olan subha erişti, yere vurdu, içinde dört ayağıyla gezindi. Demek atım çal'dır.
Hem de:
كَاَنَّ قَلْب۪ى وُشَاحَاهَا اِذَا خَطَرَتْ وَقَلْبَهَا قُلْبُهَا فِى الصَّمْتِ وَالْخَرَسِ
Yükleniyor...